Tartı ve terazi arasındaki bir insanın halini anlatmaktadır kelimeler. Mezarlıklara yağan yağmur gibi hüzünlüdür tüm insanların yaşamı.
Ve gece gündüz gibi dönüyorsun.
Ama ikisi arasında hiç birinden değilsin. Uykudayken kabuslarından başka bir şeye rastladın mı? ..
Kaç yıl oldu, insan adını saklayıp bir türlü eritemediği, yelde meltem, buğday tanesinde ana'lığı olana. Her şeyde rastlananlar ayrılır sürüden.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
bir yandan hiç bilmediğimiz bir yerlerden koşarak geçiyoruz.hiç kimseyi görmeden ve çarpmadan...köprü altlarından , çöplüklerden, ıssız sokaklardan, bazen deniz kıyısından, bazen çıplak dağ yamaçlarından... umursuzca..
görebilirsek içimizin ıssızlığını, duyarsak çiçek kokularını ve kuş seslerini, atarsak içimizden nefreti, sarılırsak sevgiyle bir sıcak elin verdiği güveni kelebeğin ömrünü, yeşili, soğuk mezar sessizliğini...işte belki o zaman insanız...
işte belki o zaman dilimize duayla sarılırız yaşama ve yolculuğumuzun son gününe kadar hissederek yaşarız...
çok beğendim ...derin duygu ve belki yaşama bakıştı..
sonsuz kutlarım...
Saygıyla..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta