Günümüzde toplum olarak derin bir üzüntü yaşadığımız bebek cinayetleri, insanlık adına büyük bir travma yaratmakta ve hepimizi, kendimizi sorgulamaya itmektedir. İnsan olmak her zaman kolay değildir; yaşamak, vicdan sahibi olmak, doğrulara sıkı sıkıya bağlı kalmak bazen dayanılmaz bir ağırlık gibi gelir insana. Bu olaylar, adeta kıyametin kopmasını dileyecek hale getirmiştir bizleri. Ancak bu acı olaylar, eğitimle insan olmanın birbirinden ne kadar farklı olduğunu da gözler önüne sermektedir. Okumanın ve diploma sahibi olmanın, insan olmanın gerekliliklerini yerine getirmeye yetmediği bir dünyada yaşıyoruz.
Tarihin ve yaşadığımız trajik olayların bize öğrettiği bir gerçek var: Eğer maneviyatınız yoksa, eğer kalbinizde Allah korkusu, vicdan ve merhamet yoksa, sahip olduğunuz diploma sizi iyi bir insan yapmaz. Zira tıp eğitimi alıp organ mafyasına hizmet edenler, hukuk okuyup mafya aklayanlar da bu sistemin ürünüdür. Dolayısıyla okumak ve teknik bilgiye sahip olmak başka bir şey, iyi insan olmak ise tamamen farklıdır. Okumuş ve aynı zamanda iyi insan olmak ise bambaşka bir kavramdır. Bu ince ayrımı yapmak, insan olmanın özüne ulaşmak için kritik bir adımdır.
Tam da bu noktada, Muradiye Eğitim Kurumları’nın “Önce İnsan Yetiştirir” sloganının önemi derinlemesine kavranmalıdır. Çünkü Adem oğlu olmanın, insan oğlu olmaya yetmediği bir dünyada yaşıyoruz. Şeytanın ve avanelerinin her geçen gün güç kazandığı, kötülüğün normalleştiği bir çağdayız. Bu karanlık zamanlarda, iyilerin birbirine daha çok kenetlenmesi, güvenilir dostlarla bir arada olmanın önemi her zamankinden daha belirgindir. Çocuklarımızı güvenilir eğitim kurumlarına teslim etmenin ne kadar büyük bir sorumluluk ve gereklilik olduğunu belki de yeterince anlayamıyoruz. Ancak asıl hedef, onların sadece teknik olarak başarılı değil, öncelikle dürüst ve güvenilir bir insan olmalarını sağlamaktır.
Elinde iğnesi nakış yapıyor
Püsküllü cemberi kafasına takıyor
Onu görünce kalbime bir ateş düşer
Bir bilseniz bana ne kadar ışık saçıyor
Seni görmeyince burada yüzüm gülmez
Elveda Ferdi Baba
Hayatın hüznünü taşıyan bir sestin,
Dertlere derman, kalplere nefestin.
Mazlumun umudu, yalnızın dostu,
Her ezginde saklı bir gönül postu.
EMANET
Toprağın dilinde bir sitem var, derin,
Göğe yükselirken duman, gölgesiz serin.
Ağaçlar ağlıyor sessiz, kökleriyle,
Bir yudum suya hasret çiçekler, her haliyle.
Ustalık babadan miras, elinde hüner,
Her işinde sabır var, her işinde eser.
Dolaplar yerli yerinde, duruyor sağlam,
Yeğeninle birlikte, verdin emek her an.
Masalar da gelecek, inşallah yakında,
En Çok Yakışan
İnsana en çok şiir yakışıyor,
Kırılmış sözcüklerde hayat bulur kalp,
Bir dizenin ucunda yürür hüzün,
Bir kıtanın içinden geçer aşk.
Bir ev ki sadece duvar değil,
Her taşında alın teri, gönül var,
Sıradan bir yapı değil bu eser,
Bir okula benzer; muhabbet, huzur saçar.
Her penceresi umutla bakar,
Ey Gönlümün Sultanı
Ey nur yüzlü, ey gül kokulu,
Ey âlemlere rahmet, sevgili Rasül…
Gözlerim seni arar, çağlar boyunca,
Kalbim, aşkınla yanar, Ey Habibullah.
Bayrak ve Ezan
Köyümde tepeye rüzgâr eser,
Dalgalanır bayrak, al renginde seher.
Ezan sesi yankılanır dağlarda, taşta,
Her bir köşede, her bir ağaçta.
Ailemi aldım gittim Acılı Pide Kebap Salonuna
Dedim Fevzi Usta bizi de koy durumuna
Fevzi Usta güzelce ağırlayıp yolcu etti bizi
Dedi, gereğini yaparım düşünmeyin siz gerisini
Paraya kıydık Fevzi Ustaya gittik diye sevindik
elinize yüreğinize kaleminize sağlık.