Kars İli, Susuz İlçesinin ucra bir köyünde 1973 yılında dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu göçebe gibi değişik okul ve yerlerde okumasına rağmen oldukça başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdi. Lise Eğitimini iseTicaret ve Meslek Lisesinde tamamladı ve o yıllarda gazeteciliğe başladı. Askerlik Görevini tamamladıktan sonra girdiği Üniversite Sınavında Eskişehir Anadolu Üniversitesi AÖF Muhasebe bölümünü kazandı. Gazetecilik tutkusundan kopmayarak mesleğinde en iyisini yapma ve sunma çabasını sürdürdü. Ve tek başına Okumuş Toplum Dergisini çıkararak İmtiyaz Sahipliğini ve Genel Yayın Yön. yaptı. Bunun yanı sıra çeşitli gazetelerde muhabirlik, halkla ilişkiler müd. köşe yazarlığı, yine çeşitli Dergilerde Yazarlık, Sor. Yazı İşleri Müd. ve Genel Yayın Yönetmenliği yaptı ve halen çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Sezgin Okulmuş'un Edebiyata düşkünlüğü daha Ortaokul yıllarında şiir yazarak ortaya çıkıyor. Şiirlerinde İnsan Sevgisini genelde ön planda tutmasının yanısıra Aşk ve Duyguyuda harmanlamış. Gercek yaşamından da bazen esinlenmiş. Şiir, Makale, Yorum, Metin ve Mizah yazan Şair İstanbul'da yaşamaktadır.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!