Sezarın Meyli Brütüsedir

Bir bahar akşamı,
Esen rüzgar ve yaz sıcağı,
Yine eskiden gelen bir esinti gibi.
Sert bir ifadeyle,
Antik çağlardan kalma,
Ya da daha yakın,
Mesela Roma,
Bana seni bir düş gibi,
Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor.
Sus diyorum susmuyor,
Kus diyorum kusmuyor içindekini.
Acıklı bir bakış atarak,
Ruhsuz bir el hareketiyle,
Hapse yolluyor benliğimi.

Ve Romada bitiyorum bir an sözlerinde,
Çağdaş insanlarla toplanmış,
Kanlı gibi bakışlar,
Ekmek isteyen yakarışlar arasında.
Sidik yarıştırıyoruz,
Karılarımız,
Kızlarımız ve yalanlarımızla.
Ihanet buralarda çok para ediyor,
Belli.

Ve Roma'da bitiyorum yine ellerinde.
Çıplak bedenler ve ahlaksızlık diz boyu,
Kelimeler almış başını gidiyor,
Aşktan bihaber gibi sadakatsiz bir medeniyet.
Ve hala ateşten korkan ama uzaklaşamayan,
Inatla yaklaşan ama dokunamayan birkaç sinek.

Ve Roma'da bitiyorum yine nefesinde,
Korkusuz ve sıcacık bir kış gecesi misali,
Kısa ve özlem dolu,
Birkaç saat,
Ya da birkaç dakika,
Hissediyorum karanlığı,
Ve sıcağı,
Gecenin ılık nefesi gibi.

Ve Roma'da bitiyorum yine düşlerinde.
Sarhoş adam sokak ortasında lanet ederken,
Karısına, kızına ve kaderine.
Ve eline aldığı bıçakla,
Doğrarken simsiyah gözleri, simsiyah saçları,
Kılımı kıpırdatmadan izliyorum,
Rüyalarda günaha girilmez diyorum.

Ve Roma'da bitiyorum yine gözlerinde.
Ufka dalan genç bir hanım,
Bir yokluğu arıyor,
Bir geleni bekliyor gibi sanki,
Yanındaki genç ve saf çocuk dışında.
Ve hayatta olmaz diyen,
Ancak sevdiğinden,
Sevmek istediğinden,
Ikinci bir yeni olmayı bile kabul eden,
Bu saf çocuk ağlarken,
Kaybetmek hiç bu kadar acıklı,
Gelen olmak hiç bu kadar iğrenç olmamıştı belki de.

Ve Roma'da bitemiyorum artık sana bakarken,
Saçmalamak ya da seni güldürmek,
Ya da seni özlemek,
Bunların hepsi geçmişte.
Gemi gelene kadarki Roma'da.
Ama yine de bil diye söylemem lazım,
Şaşırmadım:
Sezarın meyli brütüsedir!