Gittin...
Ben de gittim.
Seni tekrar görebilme şansını yokettim.
Bir aşkı daha böylece kaybettim.
Bu kadar kolay mı?
Napiyim
(13 yaşımda...)
Bir zamanlar uçuk mavi hayallerim vardı
Sonsuza uzanan düşlerim ve gülüşlerim vardı
Okumayı bilmesem de
Kalplerdeki sevgiyi okurdum bir zamanlar
Aşk düştü;
Ilık bir yaz gecesi görülen.
Yıllar geçti sanırsın
Üç beş saniyedir oysa geçen
Ayakların çekilir, uyanırsın aniden
Korkma, sen değilsin düşen
En büyük özlemimsin
En büyük derdim benim
En latif sevgilimsin
Ve de efendim benim
Aşkın öyle kutsal ki
Ruhumun üstünde titreyen hüzün,
Karşısında kifayeti kalmaz bir sözün.
Birkaç eski şarkı,birkaç fotoğraf,
Derken; sen kokar buram buram her taraf.
Her şarkıda güfte sen, beste sen,
İçimden bir ses der: daha bekle sen
Terkedişinle dirilen bir şair var içimde
Aşkını anlatıyor binbir türlü biçimde.
Ne görsem ne işitsem seni düşündürüyor
Aşkın beyin piresi,aklımı kaşındırıyor.
Kalemime tutsağım,yazıyor hiç durmadan
Hep senli cümleler kuruyor bana sormadan.
Gidiyorum...
Ben zaten alışkınım taşınmaya
Bu yüzden herşeyim gibi
Bak kalbim de sırt çantamda
Suskunluğuma bakma,
Aşk...
Göğsüne saklanmaktı tüm korkulanlardan
Aşk...
Huzura dönüşüyordu omzuna yaslanınca.
Huzur ki
Anne rahmi huzuruna bedel...
sus ve beni yalnızlığımla başbaşa bırak!
bir kitabım olsun başucumda,
okumaya başladığımda bu alemden taşındığım.
bir paket sigaram,nefesim daralana kadar içeceğim...
ve atışlarını duymakta zorlandığım,
son kullanma tarihi geçmiş aşktan zehirlenmiş kalbim.
Sevdiğin şarkının adını okuduğun kitapta duymak,
Bilmediğin bir şehirde eski bir dostla karşılaşmak gibi;
Öyle güzeldi gelişin...
Çayı kaç şekerli içtiğini bilmek,
En sevdiğin yemeği yapmayı öğrenmek gibi;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!