Seyyal Şiiri - Yorumlar

Necdet Arslan
1352

ŞİİR


92

TAKİPÇİ

Safranrengi sabahlara ırak
Herhangi bir gecedir tutku.
Serpelemeye başlayan yağmur
Yasadışı arzular toplamına denk olur mu kimi kez
Bilinmez
Bir öyküsüz yüzün andız gibi
Zorladığını görürsünüz

Tamamını Oku
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas 23.06.2014 - 12:44

    Pastoral renklerin güzelliği ve gölgesi düşmüş dizelere. Emeğine, yüreğine sağlık.

    Cevap Yaz
  • İsmail Tekin
    İsmail Tekin 21.06.2014 - 21:27

    Zor geçen gecelerin, çok güzel bir şiirini zevkle okudum. Kutluyorum şairimi. Selamlar, saygılar.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay 20.06.2014 - 11:34

    Şiirdeyim... Tutkularımızın gecelerle didişmesini düşündüm bir kez daha...
    Değerli dostumu kutluyorum, tekrar...

    Cevap Yaz
  • Canan Akpınar
    Canan Akpınar 20.06.2014 - 11:08

    Düşler maviyse düş kırıklıklarıda safran rengi oluyor ki karanlık gecelerde görebiliyor buğulu gözler yine de..
    Uykusuz gecelerin sebebi belli ..Tutkuyla sevmek o dört duvar arasındaki rengiyle sabahları beklemek bu olsa gerek...
    Muhteşem kaleme sevgi ve saygı ile..

    Cevap Yaz
  • Nurten Işılak
    Nurten Işılak 10.06.2014 - 21:28

    Saygın kaleminiz hakkını veriyor şiirin...Kutluyorum içten...

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren 10.06.2014 - 01:35




    Şiirin finaline doğru şair:

    ' Kolay değildir fırtınalar sürerken aşkla düelloya kalkışmak
    Geç giden kışlarda gökyüzüne asılı durmak ' diyor ya...Galiba bu şiirin de ruhu burada gizlenmiş.


    Tutku, aşkın ayak izlerini izleyen bir kaşifin kıtaya ilk ayak bastığında karşılaştığı duygunun adıdır, bir başka ifadeyle gökyüzüne aşık filozof için yıldızların anlamı, denize aşık kadırgaların dalgalarla buluştuğunda çıkardığı,denizcilerin bir benzerinin dünyanın hiçbiryerinde olmadığına yeminler ettiği sesler, yeldeğirmenlerinin ruhu rüzgar ve bulutların özü yağmur gibidir tutku ..
    İnsan yüreğinin derinliklerinde var olan en delice isteğin, bedendeki yokoluşun sihrine karıştığı ve anın vuruşlarının gözlerin derinliklerinde kaybolmaya başladığı zaman, en uçtaki hücrelerden hissedilmeye başlanan derin, ten kadar bedensi, sevgi kadar yüce, en kutsal dokunuşlar kadar sarsıcı istektir tutku ...
    VvE BU ŞİİR, İŞTE ÖYLESİNE TUTKUYLA SEVEN BİR YÜREKTEN DÖKÜLMÜŞTÜR VESSELAM...

    Kutluyorum öğretmenimi değerli şiiri için. Nicelerine. Esenlikle...

    Cevap Yaz
  • Sevilay Çartık
    Sevilay Çartık 09.06.2014 - 20:02

    Aşkın olmazsa olmazı değilmidir ki veda, fırtına ve tutkusu olmadan yaşanabilsin...Değerli kalemi alkışladım yine, mükemmeldi...Kutlarım, saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı 08.06.2014 - 15:47

    EFENDİM ÇOK TEŞEKKÜRLER

    Yaşam bir labirenttir
    Duraklarını kimliği bilinmeyen
    İlahların restore ettiği

    Eğer denilse: 'Kader bizi böyle bağlamış, hürriyetimizi selb etmiştir. İnbisat ve cevelâna müştak olan kalp ve ruh için, kadere imân bir ağırlık, bir sıkıntı vermiyor mu?'
    Cevabı şöyle olur: Kat’â ve aslâ! Sıkıntı vermediği gibi, nihayetsiz bir hiffet, bir rahatlık ve ruh ve reyhânı veren ve emn ü emânı temin eden bir sürur, bir nur veriyor. Çünkü, insan kadere imân etmezse, küçük bir dairede cüzî bir serbestiyet, muvakkat bir hürriyet içinde, dünya kadar ağır bir yükü, bîçare ruhun omuzunda taşımaya mecburdur. Çünkü, insan bütün kâinatla alâkadardır, nihayetsiz makàsıd ve metâlibi var; kudreti, irâdesi, hürriyeti milyondan birisine kâfi gelmediği için, çektiği mânevî sıkıntı ağırlığı, ne kadar müthiş ve muvahhiş olduğu anlaşılır. İşte kadere imân, bütün o ağırlığı kaderin sefinesine atar, kemâl-i rahat ile, ruh ve kalbin kemâl-i hürriyetiyle kemâlâtında serbest cevelânına meydan veriyor. Yalnız nefs-i emmârenin cüzî hürriyetini selb eder ve firavuniyetini ve rubûbiyetini ve keyfemâyeşâ hareketini kırar.
    Kadere imân o kadar lezzetli, saadetlidir ki, tarif edilmez. Yalnız, şu temsil ile o lezzete ve o saadete bir işaret edeceğiz. Şöyle ki:
    İki adam bir padişahın pâyitahtına giderler, o padişahın mahalli garâip olan has sarayına girerler. Biri padişahı bilmez, o yerde gàsıbâne, sârıkàne tavattun etmek ister. Fakat, o bahçe, o sarayın iktizâ ettikleri idare ve tedbîr ve vâridât ve makinelerini işlettirmek ve garip hayvanâtın erzakını vermek gibi zahmetli külfetleri görür, mütemâdiyen ızdırap çeker. O cennet gibi bahçe, başına bir cehennem gibi oluyor. Her şeye acıyor. İdare edemiyor. Teessüfle vaktini geçirir. Sonra da, o hırsız edepsiz adam, te’dib sûretiyle hapse atılır.
    İkinci adam padişahı tanır; padişaha kendini misafir bilir. Bütün o bahçede, o sarayda olan işler, bir nizâm-ı kanunla cereyan ettiğini, Her şey bir programla, kemâl-i suhûletle işlediğini itikat eder. Zahmet ve külfetleri, padişahın kanununa bırakıp, kemâl-i safâ ile o cennet-misâl bahçenin bütün lezzetlerinden istifade edip, padişahın merhametine ve idare kanunlarının güzelliğine istinâden her şeyi hoş görür, kemâl-i lezzet ve saadetle hayatını geçirir. İşte KİM KADERE İMAN EDERSE,KEDERDEN EMİN OLUR sırrını anla. ŞEKLİNDE İZAHINI BULUR KANAATİNDEYİM.
    Saygıyla selam ederim.

    Cevap Yaz
  • Fikri Özen
    Fikri Özen 08.06.2014 - 15:35

    Kolay değildir fırtınalar sürerken aşkla düelloya kalkışmak
    Geç giden kışlarda gökyüzüne asılı durmak

    çok anlamlı ve güzel şiir okudum.
    yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Gül Keleş
    Gül Keleş 08.06.2014 - 13:41

    HİÇ BİR AŞK KOLAY DEYİLDİR HEP FIRTINALAR VARDIR VAR OLACAKTIR SEVGİLERİMLE TAM PUANLA

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta