İki kadeh patlat gitsin bu akşam
Hafif çakır keyifler, dökülsün dilinden
Dert nedir
Tasa nedir
Yas nedir
Yetmedi mi bunca yıldır uğraşı
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Hayat varsa ümit de var...
Yiğit düştüğü yerden kalkarmış...
Tebrikler
"Her koyun kendi bacağından asılır..."
Türk Atasözü
Sanırım tartılacağız, önce...
"Sevaplar ve günahlar"
Ağır gelecek bir taraf,
Kesin!
Ve şunu düşünecek son kertede kişi,
"Vicdanım ne alemde?
Rahat mı, değil mi..."
Cevap, dengeyi mutlak kuracaktır!
Yok öyle "ahkam" kesmek!
Ahirete dair "akıl vermek",
Hizaya çekmek!
Kendi bacağına bakacak önce insan...
O nedenle,
Rahat olun bence Taylan Bey, Kardeşim..
Şekilcilik, değil, bize "öz" gerek...
Niyetin hası gerek!
Tebrikler...
Aynen öyle ,
Her şeyin yeri , vakti ayrı
Konu öz ise , varız zaten ,
Dilimiz farklı , zikrimiz farklı olamaz bizim..
Sayfama onur veriyorsunuz...değerlisiniz benim için her daim Hocam..
Saygı ve hurmetlerimle kalınız
Yetmedi mi bunca yıllar
Çekil artık kabuğuna
Boşver gitsin Dünya hali
Süleyman'a mi kaldı
Az çok yaşa el salla
Belki gidersin hepden yakında ....
Yine de
Uyma şeytana .....
Hep bir koşturmaca
Bir telaş
Bir uğraşı...
Oysa bugün ölenler bile hiç ölmeyeceklerini sanmışlardı...
Güzel şiir
Tebrikler
Insan ömrünün 3/1 I keyif alacağı, vakit bulup yapamadığı ama içinde dert edindiği hobileri, bahçesi , faydalı uğraşlara ayırmalı ....
Yorucu ve zamanla yarışır olmayacak ...
Biz çok stres ve koşuşturma içinde yipraniyoruz ..hayat bu değil...
Ara bı relax , ara bı nötr ....kendime nasihat ...
İÇMEKLE BİTSEYDİ
“Mey-hâne böyledir bir içen dâimâ içer
Mahfice başlayan giderek bî-riyâ içer
- Yahya Kemal –
Yıllar önce mahfice (gizlice) başlamıştık içmeye, çocukluk özentisiyle. Bir kâğıt parçasına kuruttuğumuz mısır püsküllerini sarıp zehir gibi dumanı, ağzımızın içinde yangın var imiş gibi ciğerlerimizde söndürüp dışarı üfleme yarışıydı bu başlama.
Ben bir türlü sevemedim, birayı, rakıyı.
Belki biraz kırmızı şarap.
Ramazan ayında bunları dile getirmek hoş olmasa da, dünün günümüze yansımadığı zamanları yaşamanın huzuru ile yazabiliyorum.
Yıllarca içtiğim tek şey sigara oldu. En sonunda onunla olan dostluğumuz basketbol oynamaya çalışırken son buldu.
Dostlar birbirinin boğazını sıkmazdı, sıkmamalıydı. Ama o, değil boğazımı sıkmak, ciğerlerimin üstünden patinaj çekerek geçmişti.
Bütün bunlar şeytan işi miydi?
Ben şeytanla dost değilken o benimle hemhal olabilir miydi?
İrade…
Hiç zorlanmadan yılların alışkanlığını bir çırpıda atıvermiştim. Hem de cebimde taşıyarak. Yanında şeytanın anasını da bulundurmak şartıyla…
…
Ta ki son nefese kadar ne akşamlar son bulur, ne de iki kadehin arkası kesilir. Yahya Kemal’in dediği gibi bir içen daima içer. Hem de gizlice değil. Aşikâr, riyasızca…
Ya sonra?..
Rindlerin akşamı.
Ardı arkası kesilmeden sorulan sorular…
Neyzen Tevfik misali doldurulan kadehler ve dökülen dizeler…
Sorgulamalar…
Sorgulamalar…
Yer yer yermeler, hafife almalar…
Tarizler…
Rücûlar…
Bî- kararlı haller…
Ser-mest olup bütün düşüncelerden, kederlerden, dertlerden, dünya gailesinden, yükünden hatta ağırlığından kurtulduğunu zannettiren ser-hoşluğa tutunup kurtuluşa erdiğini sanmanın rahatlığını yaşadığı zannına kapılmalar...
Bulutların üstünde mestane hal ve hissiyle derin bir uykuya dalma…
Gerçeklikten hayallerine eriştiğini zannetme.
Sonrası mı?
Açılan gözlerin gördüğü yine aynı gerçekler olur.
Sor?
Sorgula?
Cevap ara?
Demek ki hâlâ bir yerlerde kendini arayış var.
İnsanın kendini bulması kolay değil.
İnsanın hakiki gerçeğe ermesi hiç de kolay değil.
Duyguların, düşüncelerin de yanıp tutuşması lazım. Yandıkça olgunlaşması lazım…
Kemale ermek böyle bir şey olsa gerek.
Tezatlar âleminde fanilik ve ebedilik sanki ikiz kardeş.
Yol senin, yolculuk da senin.
İster yürüyerek akl-ı selim git, ister ser-hoşça, ister omuz üstünde ber-dûşça…
“Arıyorsan Mevla’yı
Ye şimdi helvayı” - :)
Taylan Bey, değişik bir tarzınız ve üslubunuz var. Biraz Ömer Hayyam, biraz Neyzen Tevfik ikilemlerini hatırlatıyorsunuz.
Biraz da rindlik var diyeceğim ama…
Saygı ve selamlarımla…
.
Hikmet Çiftçi
10 Nisan 2022
Emeğinize , vaktinize teşekkür ederim...
Yanlis olmasın, her gece şişe ile işimiz yok...
Dünyanın o kadar güzel nimetleri varken, giderken bir mt bez, bir mt toprağa ihtiyaç duyar insan ...gözü doymaz olmaya gerek yok...
Arada bir relax ve nötr olmak da gerekli...
Şiir de beyin fırtınası , hobi ugraslarimdan biri...
Hobisi olanın içinde kötülügu olmaz...felsefemiz bu...
Ziyaretiniz ve uzun açıklamanız değerli oldu...
Teşekkürlerimle saygı ile kalınız
Hakikat bir deniz ise o denizden bir damla bütün canlılar fakat damla olunca
herkes de yöresine töresine göre bir benlik oluşur ve üstünlük taslar hep
bencillikle ömrünü bitirirler hiç bir şeyin farkında olmadan konar ve göçerler
Yaşamak için vurdum duymaz olmak gerekir sorumluluk almamak gerekir
Sorumluluk alanlar ince düşünenler acı çekerler iki seçenek var sorumlu
Olmak olmamak dünya bu iki gurup arasında ülkeler inançlar farklı olsada
Değişen bir şey olmaz anlamlı bir şiirdi usta tebrik ederim saygılar selamlar
Bazen herşeyi kenara koymak gerek, biraz dinlenmek, içinde artıları eksileri eşitlemek ve nefes almak.....kendine vakit ayırmak , sevdiğin şeyleri yapmak ....
Saygılarımla üstadım...selam ile
Teşekkür ederim Hayrullah bey ...
Saygılarımla
Boş vermek, nötr olmak onun gibi...
İçinden çıkılmaz sorulara gark olmamak
Teşekkür ve saygılarımla Mustafa bey
"Anlayan varsa beri gelsin!
Ömür nedir,
Nereden gelir, insan;
Bu gidiş nereyedir?"
O kadar çok soru var ki..
"Nihilizmin" girdabına düşersen,
Cevaplar basit!
Hiçlikten hiçliğe doğru,
Yol, iz.....
Şiir de sanki öyle..
Tebrikler Taylan Bey..
Boş vermek, nötr olmak onun gibi...
İçinden çıkılmaz sorulara gark olmamak
Teşekkür ve saygılarımla Mustafa bey
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta