......Resmi büyültmek için lütfen aşağıdaki resim (jpg) dosyasına tıklayınız......
Ercan KurtKayıt Tarihi : 18.12.2007 09:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
.
.
(GÖRÜLEN LÜZUM ÜZRE,
ANTİ PARANTEZ AÇIKLAMALAR)
.
Efendim;
her doğru her yerde söylenmez derler bilirsiniz; biliriz...
Ama,bu mevzu; burada bulunuş sebebimiz olunca; bu zartayı yazmadan da edemezdik...
Çoğunca,tamme yapmaktan korktuğumuzdan anlamı ve anlatımı (bize göre) açık olmayan
Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif'leri buralara yazmaktan geri duruyoruz...
Bu kıssaya mevzu ve ilave olarak biraz daha konuyu açmamız icap ederse;
(Bismillah...)
-(Şiir ve şairlerin faziletleri hakkında îrad buyurulan hadîs-i şeriflerden bazıları) :
“İnne mine'l-beyâni sihran ve inne mine’ş-şi’ri hikemen.”
Manası: Beyan ve ifadeden bir kısmı, sihir etkisi yapar (büyüleyicidir) . Şiirlerden bir kısmında da hikmetler vardır.
“Lisânü’ş-şuarâi miftâhu’l-cenneti.”
Manası: Şairlerin dili, cennetin anahtarlarıdır.
“Kulûbü’ş-şuarâi hazâinü’r-Rahmâni.”
Manası: Şairlerin kalpleri, Rahmân olan Allâh’ın hazineleridir.
“Allimû evlâdekümü’ş-şi’ra fe innehû yeftehu'z-zihne ve yûrisü’s-şecâate.”
Manası: Çocuklarınıza şiiri öğretiniz; çünkü şiir, zihni açar ve cesaret verir.
“İnne lillâhi künûzen fî tahti’l-Arşi ve mefâtîhuhâ elsinetü’ş-şuarâi.”
Manası: Allâh’ın, Arş’ın altında hazineleri vardır. Bu hazinelerin anahtarları da şairlerin dilleridir.
“Teallemû mine’ş-şi’ri hikmeten ve emsâlehû.”
Manası: Şiirden hikmetli olanlarını ve benzerlerini (atasözleri-veciz ve güzel sözleri) öğreniniz.
(Hadisler için bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Meral Yayınları, İstanbul, 1972, II, 3-4)
.
Görüldüğü üzre; şiiri meth ve teşvik vardır...
Ama bunun 1 kaidesi vardır...
Başlamışken yazalım bâri;
.
Efendim;
İslâm’dan önce edebiyat özellikle şiir zirvede idi. Muallakât-ı seb‘a meşhurdur. Onun için Kur’an-ı Kerim de, her alanda olduğu gibi, edebi san’atlar açısından da zirvenin zirvesi olarak gelmiştir.
(Muallakât-ı seb‘a: Muallak, alâka kökünden, ta‘lîk edilmiş, asılmış, asılı anlamına, muallakât ise bunun cem‘îsidir (çoğulu) . Seb‘a da yedi demektir.
İslâm’dan önceki Arap şairlerinin, beğenilip Ka‘be duvarına asılmış bulunan meşhur yedi kasîdesine bu ad verilmiştir.)
Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) , müsbet yöndeki şiiri daima teşvik etmiştir. Mesela şair Hassan’ı (r.a.) duymayanımız yoktur. “Kaside-i Bürde” ve hikayesi de malum. O beyitlerin karşılığı olarak İki Cihan Serveri’nin (s.a.v.) verdiği Bürde’ye ister hediye deyin, isterse câize... Netice değişmez. Bilirsiniz, padişahlar da şairlere caizeler verirlerdi.
Şiirde mezmûm olan; kötülüğe, isyan ve inkâra sevk eden şair ve şiirlerdir.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi? Onlar, her günahkâr yalancının (gerçeği ters yüz eden, günaha düşkün olanın) tepesine inerler. Bunlar (Şeytanlar) onlara (yalan-yanlış hırsızlıkla elde ettiklerini) duyduklarını anlatırlar ve onların çoğu yalancıdırlar. Şairlere gelince; onlara azgın-sapıklar uyar. Onların her sâhaya daldıklarını ve gerçekten hep yapamayacakları şeyleri söylediklerini görmüyor musun? Ve gerçekten onlar, yapmayacakları şeyleri söylüyorlar. Fakat bunlardan, ancak iman edip salih amelde bulunanlar, Allah’ı çok zikredenler ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (intikamlarını alanlar) böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılab (değişim) ile sarsılacaklarını-devrilecekleri görecekler.” (Şuara Sûresi, 221-227)
-BUNA GÖRE DİNİMİZCE KABUL GÖREN VE GÖRMEYEN ŞAİRLER:
Âyet-i kerimede görüldüğü üzere Cenab-ı Hak,
önce şairlerin kötü özelliklerini ortaya koymuş,
sonra da şu dört vasfı taşıyan şairleri bunlardan ayırmıştır.
-Peki bunlar kimlerdir?
1. İman sahibi olanlar.
2. Salih amel sahipleri.
3. Şiirlerinde tevhid, nübüvvet ve insanları Hakk’a davet edenler. Yani Allah’ı çokça zikredenler.
4. Dinlerini, mukaddesatlarını, şahsiyetlerini, manevi değerlerini hicvedenlere karşılık vermeleri dışında, hiç kimseyi hicvetmeyen-kötülemeyenler.
Yani, zulme uğradıktan sonra öclerini alanlar da kötü şairler değildir. “Allah, çirkin sözün alenen söylenmesini sevmez; zulme uğrayanlardan olursa bu müstesna...” (Nisa sûresi, 148) buyurmuştur.
Bu hususu teyit eden bir ayet-i celile de şöyledir: “Kim size karşı haddi aşarsa, siz de tıpkı onların haddi aşmaları kadar ona karşı koyun.” (Bakara sûresi, 194)
Ayetteki bu istisna ile Abdullah b. Revaha, Hassan b. Sabit, Ka’b b. Malik, Ka’b b. Züheyr (r.anhüm) gibi şairlerin kastedildiği tefsirlerde ifade edilmiştir.
Çünkü bunlar şiirleriyle Kureyş kafirlerini hicvediyorlardı. Ka’b b. Malik’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Resûlüllah (s.a.v.) bana, ‘Kureyş’i hicvedin. Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizin onlara bu hicviniz, ok yağdırmadan daha çetindir.’ Hassan b. Sabite de hep, “Söyle, Ruhu’l-Kuds seninledir' derdi.' (Tefsir-i Kebir, (Terc.) , 17, 391)
Cinniler de mensûrdan çok manzûmdan (düz yazıdan değil şiirden) hoşlanırlar. Nitekim Abdülvehhab Şa’râni hazretleri, “Keşfü’l-Hicabi ve’r-Rân an Vechi Es’ileti’l-Cân” isimli eserlerinde, meseleleri kısaca nesir olarak ifade ettikten sonra nazım olarak daha geniş ve uzunca ele almışlardır.
İmam Gazali ve İmam Rabbani’nin (k. esrarahüma) görüşleri olarak ise mevzuyu şöyle özetleyebiliriz:
Onlara göre, eğer şiir;
Allah’ı ve ahireti hatırlatıyorsa makbul, nefsani duyguları-arzuları kamçılıyorsa reddolunur.
Mesela daha çok kavlî kerametleriyle meşhur olan Yunus Emre, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve emsallerinin şiirleri gibi…
Şiire bakışta başkaca İslam Büyükleri tarafından yapılan değerlendirmeler de mevcuttur.Yazıp uzatmak istemem...
Anlatmak istediğimiz,sadece ve sadece şudur:
KALEM TUTAN MUHASEBESİNİ KENDİSİ TUTMALIDIR...VE ÖYLE YAZMALIDIR...
Yoksa bizim aklımızdan zorumuz mu vardır ki;
aylardır şeytanı konuşturmaya çalışıp hayr umarız?
Şayet 1'inin hoşuna gitsin diye şiir yazılacaksa;
O 1'i mutlaka ve sadece; Hz.Allah(c.c) olmalıdır...
Ölümden gâyrı köy,doğrudan gayri söz; yoktur...
''Rabbim bilir'','diyen'; bilmez!
(Gelen bazı mesajlar üzerine
bu açıklamalar kısmını
sonradan ilâve etmek zorunda kaldık.)
Saygılarımızla...
.
Vesselam

güzel bir çalışma yapmışsınız.
kutlarım doğru yolda doğru şairi.
saygılar tam puan
taktirlerimle
TÜM YORUMLAR (20)