Gece yarısı böyle oluyor,
Issız yerde yankılanıyor
Kendi iç sesin.
Dinle, işte, duyuyor musun,
Yüreğinden gürültüyle
Yüreğim konuşuyor, anlamıyorlar
Yoksa gözlerim mi yanlış tercüme eden
Aynası diyorlar insan kalbinin.
Ve de dilin aciz kaldığı anlar
Gözler yetişiyor tüm imdadına
Diller yalan konuşsa da, gözler asla...
Şehir, gürültü, ağaçlık...
Acele insanlar, uçuşan kuşlar...
Akan hayatın arbedesi
Ömür ise araba gibi dörtnala
Koşarak giriyor kara tünele.
Şair gidiyor, iki eli cebinde,
Şiirimi sen okursun ilkönce
Sevincimi önce sana söylerim
Ansızın başıma çökerse duman
Seni hatırlarım ellerden evvel.
Kar tanesi kirpiğime konarken
Yağmur damlasında heyecanla ben
Atsan kurşun geçmez
Fikirlerimden.
Veya dünyanın dört bir yanında
Rahatça dolaşan
Düşüncelerden.
Sonuna yaklaşana kadar
Saate bir baksana
Yıldızlar doğdu sana
Bu karanlık gecede
Ninni söylüyor ana
Aradım ardım önüm
Onlar bize benzemiyordu
Değillerdi kıvılcımları aşkların
Duyulmamış kaygıları.
Nedense izlediğim filmler
Dinleyen şarkılarım
Okuduğum kitaplar, hatta, şiirler
Saatimi sağ koluma takıyorum...
Ya bana yakın oluyor ya da bilemedim
Yelkovana binip
Gelemedin
Artık hiç
Ne olursa olsun!
Kamış kesti mi avuçlarını
Saçların belki karadır kim biliyor.
Ağladıktan sonra gülmüş müydün Leyla o zaman?
Avuçların dolmuş muydu yaştan?
Nerede hatıra bıraktığınız izler...
Umutsuz kaldın mı hiç, şah ve mat!
Seni bu şehirden de çok seviyorum,
Yoksa, her yolunda gözlerin var,
Yüreğin var bağlarında.
Savrulsam karmaşık özümden,
Bir yerlerden bakarsın gönlüme.
Unutulsam adı yok sokakarında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!