Varlığı sonsuzda yüzen nur iken
Âdeme üflendim bir tene düştüm
Yakalandım yasak meyve yer iken
Sırrı imtihana cihana düştüm
Aşktan sınav oldum aşka tutuldum
Sevgi teknesinden maya katıldım
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gardaşım benim,yüreğine gönlüne sağlık.Gerçekten kitabına isim olacak kadar güzel.Yürekten kutluyorum.
Üstadım çok kıymetli bir eser olmuş,yüreğinize sağlık
kelimeler çaresiz eynimde ,bir cüle kuramıyorum,güzeli severiz Yaratandan ötürü
İhlaslı yüreğine,kalemine ve harika şiirine sağlık Can Dost Yürek.Tam puan,selam ve sevgilerim seninle...
349-KADER GÜNLÜĞÜ
Önce bir damlaydım sağlam bir belde,
Sonra malûm yere gönderdi kader.
Ayaksız yürüdüm karanlık yolda,
İlâhî emire önderdi kader.
Hiç bir yer bilmeden yol aşıp geldim,
Emin bir duvara yapışık oldum.
Akıl almaz işe şaşırıp kaldım,
Bir et parçasına döndürdü kader.
Bir göbek bağına bağlıydı canım,
Ne damarım vardı,ne damla kanım.
Yoktu ne kemiğim,ne bir organım,
Yorgansız,döşeksiz can verdi kader.
Takdirle dokuz ay,on gün kışladım,
Vakit geldi,ben yuvayı boşladım.
Sonu meçhul yolculuğa başladım,
Dünyâ hayatını öngördü kader.
Belek ve bir beşik yer verdi bana,
Göğsünden süt verdi kutsal yâr ana.
Dokuz ay az gldi,sardı sırtına
Anam'ı üçümde çok gördü kader.
Onbeşimde sevdâ vurdu başıma,
Yirmidörtte geçim düştü peşime.
Yirmibeşte ortak oldum eşime,
Kırk'ımda sırtıma dert sardı kader.
Kırkdokuzda Pederkale'm yıkıldı,
Ellimde ağzımdan dişler döküldü.
Elliyedimde de belim büküldü,
Üç ayak üstüne bindirdi kader.
Bir selâyla ahbaplarım duyacak,
Sevenlerim bir kefene koyacak.
Beni gören dostlar şöyle diyecek:
“Bir kapısız hana indirdi kader,
Hiç yaşamamışa döndürdü kader.”
Nazım İNCE
Hoş Bir Ney Sesi Üfledi Sanki Şiiri.. Tebrikler Şairin Usta Kalemine..Saygılarımla.
cok mükemmel bir gezinti yapmissiniz yüreginize saglik yürekten kutlarim
Harikaydı Üstadım. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Dinler tarihi ve de beşeri neşretmişsiniz. Saygılar.
Tuba yaprağında Safvetullah’a
Liva-i Hamd sancaklı Hayretullah’a
Kürsi cebhesinde Habibullah’a
Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an’a düştüm
Gelenler gidecek, vade doldurur
İnsan gül misali hazan soldurur
Gözükara nefis saçım yoldurur
Ümmette ahir-i zamana düştüm
Özeldi ve anlamlı idi dizeleriniz. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Bela musibetin gelmedi ardı
Beni yaratanın hesabı vardı
Nuh Nebiyi ikaz edip uyardı
Afete tutuldum tufana düştüm
.....
Gelenler gidecek, vade doldurur
İnsan gül misali hazan soldurur
Gözükara nefis saçım yoldurur
Ümmette ahir-i zamana düştüm
Çok ama çok muhteşemdi....yine kaleminiz konuşmuş...ve ben sustum kaldım ..şiiriniz karşısında....emeğinize sağlık üsdat ..saygılar...
Değerli kardeşim.. Harika bir şiir okumanın onurunu yaşıyorum. Sizi kutlarım.
Üstad mükemmel bir şiir. Kaleminize yön veren İmanlı yüreğinizi kutluyorum. Ne mutlu bize ki !
Tuba yaprağında Safvetullah’a
Liva-i Hamd sancaklı Hayretullah’a
Kürsi cebhesinde Habibullah’a
Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an’a düştüm /MÜŞÜZ.
Kaleminiz daim ,
İlhamınız bol olsun.
Selam ve dua ile
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta