Bir şairin, kırık kalemi değildi belki,
Sana olan özlemi yazan kelimelerin sahibi,
Sahile mecbur du oysa, şiir köpüğünde ki dalgalar
Atilla İlhan mısraları gibiydi ince, naif ve içten
Ve ben sana mecburum şimdi, 'şehr-î diyarım' sen bilmiyorsun...
Bir İstanbul şehri değildin evet, fetihle mücdelenmedin
Uğruna dağlar aşılıp, gemiler yürütülmedi karadan,
Taşın toprağın altın diyerek koşulmadı sana,
Orhan Veli hiç dinlememişti sende ki muhteşem sessizliği,
Ve ben seni dinliyorum şimdi, 'şehr-î diyarım' gözlerin kapalı...
Denizin kokusunu içine çekseydi, kırk yaşına varmadan
Sahilininde yürüyüp, yeşille mavinin dansına eşlik etseydi,
Balıkçı teknesinde sabahlayıp, buram buram yosun koksaydı,
'Dört duvar arasında seni düşünüyorum' dermiydi Piraye'ye Nazım.
Ve ben seni düşünüyorum, düşlüyorum şimdi, 'şehr-î diyarım' kırk yaşına gelmeden...
Sürgün üstüne sürgün haldeyim rüzgarındaki aşkın gülüşüne,
Sarmaş dolaş olsaydım seninle, içime sonsuz kere kitleseydim seni,
Benliğimde yaşıyorum kavuşmanın vereceği mutluluğun hayalini,
Cemal Süreyyanın da dediği gibi, bilseydi o seni, sana derdi ben gibi...
Uzaklardan yaşıyorum seni şimdi, "dokunmadan, koklamadan, sarılmadan, sadece seviyorum seni uzaklardan," 'şehr-î diyarım'....
Kayıt Tarihi : 30.6.2018 19:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!