Toprak...
Kara...
Toprakta sır
Toprakta giz
Karmaşık ve esrarengiz...
Gecenin sessizliğe yürüyen anlarıydı
Sensizlik sessizlikle özdeşleşiyordu adeta
Eflatun bir karanlık bürüyordu etrafı
Sensizliğe uyanıyordum, sonbahar sabahında
Gece... Ahh karanlığın koynundaydım
Gece... Ahh senden ayrılmaktaydım
Sabahın en serin vaktiydi
Aylardan ağustos
Yaz sıcağının kavurmasının ara verdiği bir anda
Loş ışıklı odamda
Güneş doğmadan...
Açılan tesbih kutusunun kokusuyla
Çanakkale;
Özgürlük ateşinin dalga dalga bayraklaştığı an
Tüm dünyanın Türk'ü yeniden tanıdığı zaman
Çanakkale;
Kalemlerin anlatmakta aciz kaldığı zafer
Türk ordusu bütün dünya karşısında muzaffer
Gönül iklimine sonbahar geldi yine
Fakat bu bilinen sonlardan farklı
Ve her zamankinden başka bir bahar var...
Bu son doğuşu müjdeliyor
Bu bahar canlara can katmaya geliyor...
Bir şiir tadında değilmiş hayat
Sanki yazılanlara inat
Kurulan hayallerin çok ötesinde
Ve umutların umudunu yitirdiği yerde
Ufukların bize sunduğu hat...
...Ve tohum toprağa düşer...
Melekler nizamla seyre koyulur
Toprağa muştu, zerreler güler
Arştan arza tebrikler duyulur
Son varis-i peygamber, son müceddid-i din
Yine yeniden seslenmek gerek
Yada sessizliğe ses olacak bir yürek
Bir bakışın dahi manasını anlayacak
Nefes alış-verişin dahi ritmine uyacak
ama herşeyden önemlisi anlayacak
Anlayacak bir yürek gerek
Hani eski
Ama en tanıdıklardan
Ve yürekte olanlardan
Sessizce odanın içine dolan anılar vardır...
Hani izinsiz
Yine gurbet be annem
Yine gözlerde yaş
yanaklarda nem
İşte yine hasret be annem
Rüzgar ağacın beline dolamış kollarını
Sabahı bekliyor güneş doğmak için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!