Ne oldu sana?
Gözlerin eskisi gibi bakmıyor bana
Bir hatam varsa söyle nolur.
Böyle eziyet etme bana.
Oysa daha düne kadar
Bir gülüşün beni öldürmeye yeter.
Ölmemi istemiyorsan nolur gülme.
Asık suratın gülüşünden de beter.
Şaşırıp kalmışım en iyisi gülme.
Ben nasıl olsa alıştım ağlamaya
Duvar dibine çömelerek oturmuş bir ihtiyar.
yüzünde derin çizgiler ama ruhu bahtiyar.
Son yolculuğuna hazırlanır gibi heyecanlı
Zafer kazanmış komutan gibi duruyor şanlı
ömrü bir film şeridi,geçiyor gözünün önünden
Bir ömür gidiyor her dakikasından gününden
Sen benim ilk aşkımsın
Hüzünlü bir bahar mevsiminde dalımda yeşeren ilk yaprağımsın
Seninle gözlerimi açtım ben dünyaya
Senden önce aşka inanmazdım aşkı bilmezdim bile
Seninle başladım aşka inanmaya aşk acısına katlanmaya
Dağlarla örülmüş bir memleketin sıcak ve utangaç yüzleri
Saklanma gayreti içerisine giren heyecanlı kalpler
Çarpışıyor içinde bir sevinç yüzünde gölgeler
Bu diyarın çocuklarına bu dizeler.
Kimsenin yolu düşmez dağların yamaçlarındaki bu yola
Zahmet etme boşuna.
Masallar diyarından gelip
Sevme yaralı kalbimi.
Acıtır seni dertlerim.
Savrulursun benle
sevmekten nefret edersin.
Ey nefsim!
Nankör nefsim.
Niçin şükretmiyorsun?
Basit bir insanın huzurunda
El pençe divan dururken,
yaradanının huzurunda
Yol uzun
Yolcu yorgun
Bir boşluğa yürür ayaklar
Gözlerde hafif nem
Beniz solgun
Acılara rağmen dik bir baş ama biraz da kırgın
Ya gülüm işte böyle!
Bir dert ki bende
Sürüp gidiyor işte öyle.
Yorgunluğun kıyılarında geziniyorum
Yine bu akşam.
Fırtınalı geçen gecenin
Alacakaranlığında doğan güneşim
Taşkın sulardan çekip alan
Mavi gözlerine salıp beni
Aydınlıklara çıkaran eşim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!