Seyir Terasları Şiiri - Yunus Yaşar

SEYİR TERASLARI

1/ Koruk söz
Ömrüm, buyur, gel
turuncu bir yağmur
boyamış seyir teraslarını
çiçekler naylon
saksılar kil kokuyor....

demlikte kararmış
acımsı
ve kirli bir akşam
örterken camları
kuş salyası yuvasında
can ipliğim kırk düğüm:

yaşlı yıldız seyrimesi zerrin sarı üstümde
tenimin yurtluğunda yalvacımdır görünen
yıldızımın kaç bucak olduğunu öğrendim...
uykularıma dadanan uzak denizler imbadı
bilmem anlar mı / dalganın kırıldığı yerde
yatan yunus'u? tinim mi, yaşam mıdır
yoksa külüm mü devranımda savrulan?
ayışığı görmemiş sokakların fitne fücur
çıkmazlarında kalbim, dil içi kelâm dersinden
bütünlemeli... terminalden dağınık hisleri
taşıyor sis servisleri... mutlak yalnızlığa sürgün
devrim yanlısı bir toygan karşı cephede
yanağını yanağına dayamış Asi. iniyorlar
çıplak omuzlu dağların eteklerinden. kapanmıyor
yara izi ve derinlik. acının çıplak pozu başlıktır
koruksöz'e...

2/ Yanardağ Ağzı (İlhan Berk ve Dağlarca için)
Ömrüm, gel, buyur
dünyada yanan ateşin
payıma düşen közündeyim
aşkın ve ölümün üstüne
iki rekat silkelerim
hergün kendimi

uykularıma yakıştırdığım
o beyaz rüya:

ruhlar çöplüğünde bir ninenin geçim kaynağıymış
meğer kaç koca nehri sürükleyip getiren sabır
dilin gonca haliymiş... hazan kesiği yüzümün
vadilerinde öte dünya işaretleri... ten tene değdikçe
kayıp düşen / ve ateşi aşk sanan gönlümmüş...
meğer söz cerrahı şairlerin buruşturup attığı kadavra
yanardağ ağzıymış... ya gözlerime düşen esmer benekler?

3/ Öyle doluyduk ki boş odalarda
Ömrüm, gel, buyur
kutusunda bekleyen
bir deprem kırığı
bakışlarımızda
kırmızı bir karanlıktır
aşkın gölgesi

git gide derinleşen
taş aynanın önünde
ince ince yağdı kalbim:

göçebe uykuların sahilinde yosunlu bir dal gibi
uslu ve çıplak taşıdım yorgunluğumu... aşık
olduğundan mıdır kendi sesine, çostu su. ne
sözcüklerin, renklerin ne de, duyguların
anlatamadığı bir gizil yüz, yareni saydı bizi
yürüdük kolu omzumuzda. doldu doldu boşaldı
bakışlarımız... gölgesine sarınmış bir ev, görmüyordu
ama (g) özlüyordu bizi... öyle doluyduk ki boş odalarda...

26.10.2008
Yunus Yaşar