Hanım velilerdendir Nefise Binti Hasan
Dünyaya düşkün değil kaçınırdı haramdan
O Hazreti Ali’nin soyundan gelmektedir
Kerem ve cömertliği çokça bilinmektedir
Tefsir hadis ve başka ilimlerde âlimdi
Ahlaki son derece yumuşak ve halimdi
O’nun büyüklüğünü her kes kabul ederdi
Halkı O’na “Allah’ın bir nimetidir” derdi
Ümmi olduğu halde çok hadis öğrenmişti
Kur’anı Kerimi de hıfzen ezberlemişti
O Cafer-i Sadık’ın oğlu ile evliydi
O’ndan Ümmi Gülsüm ve Kasım dünyaya geldi
O’nun kerametleri çokça bilinmektedir
Bu yüzden halk kabrini ziyaret etmektedir
Seyide otuz defa haccı ziyaret etmiş
Gece ibadet edip gündüz oruç tutarmış
O ancak üç günde bir birazcık yemek yerdi
Efendisine gayet hürmet ikram ederdi
Daha sonra zevci ve evladıyla beraber
Medine’den ayrılıp Mısır’a yerleşirler
Haberini alan halk O’nu karşılıyordu
Herkes kendi evine götürmek istiyordu
Veli bir zata ait boş bir ev var dediler
Onu kabul ederek oturup yerleştiler
O’na misafir gelir Mısır’ın her yerinden
Mısır halkı O’nu çok seviyordu derinden
O’nu ziyaret eden her gün çoğalıyordu
İbadet yapmasına mani da oluyordu
İbadetini rahat yapmaktı O’nun derdi
Bu nedenle Hicaza dönmeye karar verdi
Kararını duyan halk evlerine vardılar
O’nu durdurmak için üzülüp yalvardılar
Fakat kabul etmedi çünkü hazırlanmıştı
Hicaza gitmek için kararını almıştı
Nihayet bu durumu beraber düşündüler
Mısırın Emir’ine giderek söylediler
Emir ve maiyeti toplandılar beraber
Seyide Nefise’nin huzuruna geldiler
Dediler: “Ya Seyide gitmeni istemeyiz
Aramızda kalırsan verirsin bize feyiz”
Seyide gelenlere anlatınca durumu
Emir hemen dedi ki: “Tek isteğin bu mu?
Falan yerde şahsıma ait geniş evim var
Eğer kabul edersen senin işine yarar
Size hediye ettim lütfen kabul buyurun
Ailece içinde güle güle oturun”
Seyide bu teklifi beğenip reddetmedi
Kalmayı uygun gördü ve Hicaza gitmedi
Dedi ki: “Madem öyle her haftada iki gün
Ziyaretçilerimi kabul günlerim olsun
Diğer günlerde yalnız kalmayı diliyorum
İbadetimi rahat yapmayı istiyorum”
Rivayet edilir ki Seyide Nefise’nin
Zamanında yaşardı ihtiyare bir kadın
Bu ihtiyar kadının dört tane kızı vardı
Kızlar iplik eğirir o pazarda satardı
Bir gün bu kadın attı iplikleri koluna
Sabah erken çıkarak düştü Pazar yoluna
İpliği kırmızı bir bohçaya doldurmuştu
Bohçayı da başının üzerine koymuştu
Pazara varmak için acele ediyordu
Alacağı eşyayı bir bir hesaplıyordu
Tam o anda bir kartal bohçayı kapıp kaçtı
Bir yıldırım hızıyla oradan uzaklaştı
Zavallı kadıncağız bayılıp yere düştü
Bu durumu öğrenen halk başına üşüştü
Kendine geldiğinde başladı ağlamaya
Onu dinleyen herkes şaşırdı bu olaya
Ağlayarak diyordu: “Şimdi ne yapacağız
Kızlarımla beraber artık aç kalacağız”
Kendisine dediler: “Fazla üzülme sakın
Veli bir hanım vardır evi şurada yakın
Vaktini kaybetmeden hemen kalkıp ona git
Başına gelenleri ve durumunu arz et
O’nun adı Seyide Nefiset’üt-Tahire
Makbuldür duaları oluyor birden bire”
Bunları duyan kadın O’nun evine gitti
Olan biten her şeyi tamamıyla arz etti
Nefiset’üt-Tahire o kadına dönerek
Dedi: “Allah Kerimdir biraz sabretmen gerek”
Aradan bir gün geçti geldi bazı kimseler
Seyide Nefise’yle görüşmek istediler
Dediler ki: “Biz deniz yolculuğunda idik
Gemimizin altında açılmıştı bir delik
Delikten içeriye su girmeye başladı
Gemimiz ağırlaşıp gittikçe yavaşladı
Ne yaptıksa su giren yeri kapatamadık
Bütün bu gemi ehli çok korkmaya başladık
Sizi vesile edip Allah’a dua ettik
O büyük tehlikeden kurtulmayı istedik
O sırada büyük bir kartal görünüverdi
Pençesinde kırmızı büyük bir bohça vardı
Geminin üzerine gelince bir tur attı
Sonra pençesindeki o bohçayı bıraktı
Açtık baktık gördük ki içinde bol iplik var
Sızıntıyı kesmede bu işimize yarar
Su kaçıran deliği ipliklerle doldurduk
Allah’a binler şükür tehlikeden kurtulduk
Anladık ki bu olay olmadı tesadüfen
Beş yüz dirhem getirdik kabul ediniz lütfen”
Olanları duyunca Nefiset’üt Tahire
Hemen secdeye vardı orada birden bire
Kalkınca haber verdi o ihtiyar hanıma
Dedi ki: “Hiç durmasın çabuk gelsin yanıma”
Kadın yola koyuldu bu haberi duyunca
Neden çağrıldığını düşündü yol boyunca
Huzuruna gelince o ihtiyare kadın
Dedi: “ipliklerini sen kaça satacaktın? ”
Kadın: “Yirmi dirheme” Diyerek cevapladı
Olayı hatırlayıp ağlamaya başladı
Nefiset’üt Tahire dedi ki: “Ağlama sen
Beni dikkatle dinle bak ne oldu bir bilsen”
Hadiseyi anlatıp beş yüz dirhemi verdi
Kadının ağlaması o anda sona erdi
Nefiset’üt Tahire dedi ki o kadına:
“Allah beş yüz dirhemi ihsan eyledi sana”
İmam-i Şafii ve diğer meşhur âlimler
O’nun halini sorar ve ziyaret ederler
Perdenin arkasına geçip otururlardı
Onun ile sohbette bazen bulunurlardı
Seyide Nefise’nin bir de yeğeni vardı
İşlerini görür ve O’na hizmet yapardı
Diyordu ki: “Kırk sene hizmetinde bulundum
Lakin ne yediğini ne uykusunu gördüm
Diyordum halacığım çok zahmet çekiyorsun
Sen bu zayıf nefsine çok zorluk veriyorsun
Gözleri yaşararak derdi ki ey yeğenim
Ben günahkâr bir kulum günahım çoktur benim
Aslında ben nefsime çok zorluk vermiyorum
Kendi kulluk borcumu ödemek istiyorum
Nefis zorluk çekerse beden etse ibadet
Kurtulma ümidi de daha çoğalır elbet”
Evlerinin önünde bir kabir kazdırmıştı
Kabrinin üstüne de adını yazdırmıştı
Nefiset’üt Tahire gece kabre inerdi
Bıkmadan yorulmadan hep ibadet ederdi
Bu kabirde altı bin hatım tamamlamıştı
Bütün bir hayatını bu yola adamıştı
Vefatı yaklaşınca oruçluydu kendisi
“Oruç bozabilirsin” dedi âlim birisi
Cevap verip dedi ki: “Sizi anlamıyorum
Oruçlu ölmek için ben dua ediyorum
Otuz sene oldu ki bu anı bekliyordum
Şanı Yüce Rabbime içten yalvarıyordum”
Kur’andan okuyarak hemen vefat ettiler
Elleriyle kazdığı kabrine defnettiler
Cenaze defni için bütün halk toplandılar
Bu Saliha Hatuna üzülüp ağladılar
Zevci almak istedi O’nun cenazesini
Israrla istediler ondan vazgeçmesini
Mısır’dan Medine’ye götürmek istiyordu
“Biz artık bu diyarda kalamayız” Diyordu
Nihayet rüyasında Rasulüllah’ı gördü
Kendisine hitaben şöyle şöyle diyordu:
“Bu isteğinden vazgeç kırma Mısırlıları
O’nun bereketinden mahrum etme onları”
Bu rüyayı görünce niyetinden vazgeçti
Sonunda karar verip orda kalmayı seçti
DİYARBAKIR (Kasım - 1999)
Ahmet TanyeriKayıt Tarihi : 21.2.2013 10:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!