I.
Ben kitaba baktım şeyhim
O yüzden tam ortasından konuşacağım
Sözlerim ağır biraz, biraz ölçüsüz
Zülfü yare dokunur belki
Zağlı bir kanlı kılıç bölerken uykuları
Karabasan gibi çöker insanın göğsüne
Dağınık atlas yatakta
Doğmamış her çocuğun vebaya tutulmuş elleri
Söyle şeyhim Eyyüp zenginlerin şahı iken
Neden fakirlere yalnızca sabrı verilmiş.
Bir iblisin yüzünden kovulduk dünyaya
Suç yalnızca onun sırtına yüklendi
Ruhunu satmış bunca ademoğlunun içinden
Nice Yusuflar var
Korunmamış, kollanmamış
Züleyha pirü pak olurken gencecik
O yosmaların saçlarına dolanıp boğulmuş birlikte
Yasakların kışkırtıcı cazibesinde
Aşk gibi tutunacak bir dal aranırken
Tutunuyoruz işte merakımıza
Ve dünyanın dibine savrulup gidiyoruz
Aldatanlar diyorum şeyhim
Bizi aldatanlar kesinlikle bizden daha akıllı.
II.
Bir sırra dayanabilmenin süresi kırk saatmiş şeyhim
Fazlası çatlatıyormuş insanı
Dağda konuşan o Nildeki çocuk
Dili peltek olduğu gibi kalbi de pek dar imiş
Üç sınavda insan kaybeder mi sözünü
Söz ki namustu sustururdu insanı
Ama o kovuldu işte
Kırk yıl dolaşıp durdu çöllerde
O çöller ki azgınları nasılda besliyordu
Bıldırcınlı helva ile
Bizim başımıza taş yağardı o günahları işlesek
Hikmeti ilahi işte şeyhim
Kırk yaşımı da geçtim anlayamadım
Kırk kapıdan kırk bohça verseler yine anlayamam
Ben bir tek aşkı sır bildim
O da kırklara karıştırdı beni
Şimdi suskunum böyle mehcur kalbimle.
III.
Şeyhim, bizi aldatan için ölüm yok Biz ise her gün ölüyoruz yeniden
Kayboluyor emeklerimiz
Tecrübelerimiz
İnsanlık için sevdalanıyoruz her dirilişte
O gemi vardıya şeyhim, azgın dalgalarla boğuşan
Aldatanların piri binerken boğulup gitti aldananlar.
Kayıt Tarihi : 23.3.2024 21:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!