Sen oradayken
Ben
Tırnaklayarak içimi burada kalacağım.
Bir direnişçi inadıyla
Beyaz bir ölüm gibi uzayan kışa
Yollarını açık tutup
Doğduğum topraklarda deniz yoktu.
Bu yüzden yanaşmazdı
Uzak diyarların gizemini taşıyan gemiler
Olmayan limanımıza.
Bu yüzden küserdik
Denizi göstermiyor diye bizi dört yandan kuşatan dağlarımıza
Söyler misin nine,
Eski nedir?
Yorgunluk mu?
Yoksa hep şikayet ettiğin romatizma mı?
Yoksa
Olur olmaz her şeye darılmak mı?
Sevinçlerimi
Aydınlık ufuklar dediğim ülkede rehin bıraktım.
Şimdi kefaletle gülüyorum.
Mahkemeye çıkıyorum diye.
Çıkardılar kelepçeyi
Artık sıkıldım arkadaş
Sen bembeyaz bir sayfanın yazılmaya hazır yüzü.
Kirlenmesini istemediğimiz atmosferin
Koruyucu bir ozon özelliği olmalı
Kollarının boynuma her sarılışının.
Mevsimlerin adını unutmuş olmalı
Itırlı çiçek kokularına karışmış nefesin.
Gecenin sarhoş yalnızlığı örterdi
Karanlığında baykuşların öttüğü doğduğum kentin
Mum alevinde umutları vardı
Elektrikten habersiz insanların
Orada.
En büyük korkuları
Artık sonbahardayım.
Hazan mevsiminde
Saçımda aklar beklemekteyim.
Dökülen her yaprak gibi
Düşüp rüzgarın arkasına
Bilmediğim bir meçhule gitmekteyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!