Yine düştü hayalin gecemin soğuğuna
Yine sebepsin gülüm akan gözyaşlarıma
Yokluğun benzer ey yar mezarın çağrısına
Toprak sarmadan canımı gel yar sen bas bağrına
Hasret çekmek midir söyle sevdaların töresi
Yeter çektiklerim yeter allahından bulası
Kanar durur yüreğimde gözlerinin yarası
Sür dudağın dudağıma budur derdin çaresi
Sevda bu söyletir işte yar aman aman aman
Kürt ilinden yar sevmek güzel ama pek yaman
Bin yıllık yoldan gelsem de bulurum gene derman
Tenimi gül tenine sürdüğüm zaman
Rüya bana ak gerdana baş koymak
Uzaksın en sevgili uzaksın bana uzak
Sensiz dünyam cehennem, cennetler bana tuzak
Uzak bana sevgilim kollarına sığınmak
Razıyım ben yanmaya gözlerinin harında
Su bakışlım kömür gözlüm seninim bas bağrına
Talibiyim ben varmaya vuslatının tadına
Girdiğim tüm yollarım yine çıkmada sana
Papatyalar söylediler seviyormuşsun sende
Öyleyse nedir bu naz bir öpücük versende
DİYARLI’nın kabulüdür o nar-ı cehennemde
Kor dudağını süreydi gül kokulu sinene
Hanidir gelmez haber ıradığın diyardan
Bir selam gelsin yeter şahrud’a seyduna’dan
Bir gün birden çıkıp gelip saraydın usulcadan
Bu sevda emir bize bil gülüm yaradandan
Kayıt Tarihi : 22.11.2009 01:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yitik öyküdür Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrud Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar. Yoktu. İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar. Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri Şahrud gökyüzü geliniydi. Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni. Seyduna yeryüzü cehennemi. Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi. İki iklim ayrıldılar. 'Ya Şahrud! ' dedi Seyduna 'Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun. Su gibi git.' Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu. Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu. Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu. Rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta.
![Süleyman Köse](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/22/seyduna-siirleri-hasretimsin.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!