Alternatif Tatil önerilir........
GÜNEYDOĞU’YA SEYAHAT
Yolculuğumuz gece başladı.Ankara,Pozantı üzerinden gidiyoruz. Toros Dağları dört bir yanımız kapladı.Bolkar Dağlarından beslenen Çifte han kaplıcalarının dağın eteklerinde yapılanmış tesislerinde konakladık.Şeker pınar kaynak sularını geçerek Pozantı’ ya yol alıyoruz.Tekir yaylasında temiz oksijeni bol hava ciğerlerimizi bayram ettirdi.Deniz seviyesinden 1.200 metre yükseklikteki çam ağaçları kaplı tepelerden geçiyoruz. Hava çok sıcak değil yağmur çiseliyor.Gülek boğazını geçip Tarsus’ a vardık.
Artık insan oğlunun tarihinin yazıldığı ilk yerleşim yerlerindeyiz.Tarsus Hıristiyan aleminin en önemli yerlerinden biridir.Aziz Jean Poll burada doğmuştur.Tarsus’ta şelalenin serinliğinde kiremitte alabalık yedik.tadına doyamadık.Cleopatra kapısı ve Eshab-ı Kefh(mağara arkadaşları) gezilerini yaptık.Kraldan kaçan 7 arkadaş ve yol göstericinin sığındığı mağarada 309 yıl uyuduktan sonra mağaradan çıkıp ekmek almak isteyince verdiği paranın geçerli olmadığını görüp tanrıya yalvarıp bizi bu kadar yıl uyuttun bundan sonra da insanlarla karşılaştırma diyorlar ve tanrı tarafından yukarı alındıkları söylenir.Dağın eteğinde yer alan ilginç mağarayı gezdik.Gezimizin ilk günü çok yorulmuştuk. Mersin’deki otelimize doğru yol aldık.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Meral hanım,
Çok çok iyi bildiğim yerleri sizin gözünüzle yeniden gezip görmüş gibi oldum..Bilmedigim bazı bilgileride buradan ögrenmiş oldum.ne mutlu size,güzel bir gezi olmuş..Doguda öyle güzel yerler varki,terör olmasa turist kaynar tahminim.Güzel kaleme almışsınız.tebrik ediyorum.Saygı ve selamlarımla.
Çok az bildiğim yerdir Güneydoğu...
Sizin gözünüzle gördüm.
Tebriklerimle
uzun olmasına rağmen sıkılmadan okudum
yüreğine sağlık
sevgiyle
Sevgili Meral; eğer bir tur rehberini dinlemiş olsaydım inan bana senin kadar güzel bilgilerle pekiştirerek tatlı tatlı anlatamazdı. Kalemine selamlar. Sevgilerimi yolluyorum.
Pozantı'nın bende ayrı bir yeri var:
Üzeyir Garih'in öldürüldüğü yıldı. 30 Ağustos günü bir dava açmak için oraya gitmem gerekiyordu. Bilet alırken dedim ki sabah 7-8 gibi orda olayım erken olmasın. Neyse ben otobüse bindim ve saat beş civarı muavin bana ineceksiniz dedi. Yol kenarında büyük bir cami var hava karanlık mecburen orada indim. Ezan okunuyordu. Camiye doğru yürüdüm biraz sonra imamı gördüm. durumu anlattım amacım hava aydınlanana kadar orada kalmaktı. Ama imam o saatlerde hanımların dışırda olmaması gerektiğini söyleyerek çok ters davrandı bana. saniyelik bir düşünce ile Emniyet müdürlüğünü sordum. Bir km. ilerde dedi. Yol kenarından yürümeye başladım. Emniyete vardığımda nöbetçi polisler beni canlı bomba sandı. Meğerse devriye gezen polisler 'emniyete yaklaşmakta olan eli çantalı bir kadın' anonsu yapıyorlarmış. Polis silahını doğrultunca çantamı yere bırakıp ellerimi kaldırdım. Bu şekilde ters bir durum önlenmiş oldu...
Sizinki zevkli bir gezi olmuş...Devamının olması dileklerimle...
Selam ve saygılar...
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta