K aç müslüman var, hani bana gösterin,
U zayın derinliklerine seyahat eden, bilimsel araştırmalar yapan.
R uhlara nüfuz edip, gönülleri fetheden,
A h, nerede o islam bilginleri? Fa'rabi, Biruni, İbn-i sina...
N e oldu bize, ölü toprağı mı saçtılar üzerimize?
İ badetten ibaret değil ki islam, okuyup öğrenin diyor yüce Kur'an.
..
Öyle zor öyle zor ki seni içimden atmak
İmkânsız gibi sanki yeni beni yaratmak
Kalbim hiç laf anlamaz yokluğuna dayanmaz
Sen bir melektin aşkım sana hangi kul yanmaz
Bu bir seyahat değil bu bir sefer değildi
Göklerde olan başım topraklara eğildi
..
Kırmızı ışıkta, basıp geçenden,
Seyahat halinde, alkol içenden,
Sarhoş olup, yolda adam biçeden,
Yakalayıp hesap, sormak isterdim.
Yetimi öksüzü, itip kakandan,
Kendi zevki için, yuva yıkandan,
..
Ne çabuk geçiyor hep zaman, işte hayat
Değerlendiremezsen, O zaman olur bayat
Kötü yaşantı karşısında deriz, heyhat
Her şeyi bilirsin, yaptığın zaman seyahat
Bilgili kişilerden, daima hep al nasihat
Sabah geç kalkmamak için, akşam erkenden yat
..
üç yılı geçmişti televizyon seyretmeyi hayatımdan çıkaralı. ve bir gün kızımı ziyaret ettiğimde televizyonda zaplamaya başlamıştım ki, st tropez'le (san trope) ilgili ilginç bir röportaja takılıp kaldım.
hani fransa'nın şu güney sahillerinin meşhur st tropez'i. her yıl dünyanın her yerinden gelen zengin turistlerin ve jet sosyetelerin akınına uğrayan, yalandan yaratılmış yitik bir cennet.
stefano moreno adında ünlü bir spiker bu yitik cennette düzenlenen milyonerlerin bir partisinde denise rich ve birlikte yaşadığı arkadaşı hakkında anlatıyordu.
ortalık allı pullu, ilginç 'designer' kıyafetleriyle cirit atan botox suratlı ünlü bayanlarla ve zengin metresleriyle doluydu.
spiker moreno medyanın dikkatlerini üzerine çekebilmek için bu partiye bir fil sırtında gelmiş ve bunu kasıla kasıla anlatıyordu.
..
Şüphe yok İSRA ve Mİ’RAC mucizesi peygamberimizin en büyük mucizelerinden birisidir.
Ehli- sünnet bilginlerinin çoğunluğuna göre, Peygamberimizin aynı gecede hem ruh hem de bedeni ile uyanık olarak gerçekleştirdiği bu mucize, aynı zamanda gerçek müminin imanı için bir mihenk taşı olarak da, O’na ve onun şahsında ümmetine verilen emsalsiz bir hediyedir.
Bu muazzam mucize neticesinde; 'Bunu o söyledi ise, ben şahâdet ederim ki söyledikleri doğrudur' diyen Hz.Ebu Bekir, 'SIDDIK' lakabını alırken, ne yazık ki yeni müslüman olmuş bazı sahabeler de müşriklerin ve şeytanın aldatmacasına kanarak imanlarını koruyamamışlardır. Özellikle Ebu Cehil’in elini başının üzerine koyarak, alay etmesi ve etrafındakileri de bu eylemine teşvik etmesi ise onun safının belirlenmesindeki ölçütlerden biri olmuştur. Bu iki hakikatte de günümüz insanları için çok büyük anlamlar vardır.
Yüce kitabımızda, Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varması olan Mirac’ın ikinci ve en yüksek hali Necm suresi, (7-18) ’de
..
Fırsatı değerlendir, dostluğa yol bulursan
Buluşamadıkların sana yabancı gelir
Ayak uydurmaya bak, her nerede olursan
Alışamadıkların, sana yabancı gelir
İyi lisan öğrendim, emekli tercümanım
Frenklerin gözünde ne vahşi ne azmanım
..
Yaşasın Özgürlük
Anneanneyim
Adıma emekli derler
Kitap okumasam
Şiir yazmasam
..
.......................O yaz çok sıcaktı sanki her yer kavruluyordu. Yirmi yedi yıldır bu kadar sıcak yaşamamıştı Anadolu. Hele, hele Güney bölgeleri; gölgede sıcaklık elli dereceyi geçmişti. Çöl sıcakları desek doğru olurdu. Yaşlı adam zeytin ağaçlarının gölgesine oturmuş; ta eskilere gitmişti yine böyle sıcak bir gündü karısı evde köyün ebesi komşu kadınlar sağa sola koşuşuyorlardı. Kendiside Allaha yalvarıyor ne olur Yarabbi onlara yardım et diyordu. Kasaba doktoru da yoktu. Acil bir yaralı için gitmişti. Bu arada bir çığlık sesi duyuldu karısının sesiydi içi parçalandı ezildiğini hissetti! Sonra bir bebek ağlaması hayatında iki kere bu kadar sevinmişti. Bir evlendiği gün. Bir de bugün. Ebe göründü kapıdan. Patiska beze sarılmış bebek elinde kucağına veriyordu. Ebe, bir şeyler söylüyordu ama o sadece karısının iyi olduğunu anlayabildi. Pembe bir bebek bir şeyler arıyor gibiydi yüzü gülüyordu yumuk, yumuk elleri vardı Allah’ıma şükürler olsun hayatta tek Arzu ettiğim varlık benim Çocuğum! Ebe kız dedi. Tanrım Bir kızım oldu, bir kızım bir kızımmmmmmm! ARZU olsun ismi Arzularımın, ARZU’SU Besmele çekti salâvat getirdi. Ezan okudu üç kere kulağına ARZU, ARZU, ARZU! Dedi. Hey gidi günler heyyyyy ne günlerdi bir iç çekti. Sonra yüce dağa baktı o yılda çok sıcaktı, karlar erimişti Arzu’nun doğduğu yıl.
.......................Sıcak yüce dağın karlarını, buzlarını eritmiş dağın çıplak çirkin yüzü açığa çıkmıştı. Ama belki de biraz böyle kalması kasabanın manzarasını değiştirmişti. Bazen değişiklikte lazımdı. Kasabanın pınarı bile kurumak üzereydi. Arzu ile Kemal’in Kartopları yani Aşklarının simgesi de erimek üzereydi.
İki gözyaşı birbirlerine sarıldılar dayanmalıyız ayrılmamalıyız diyorlardı. Ne oldu yoksa sözler unutuldu mu? Diye birbirlerine sordular. Neden, neden, neden? Ben seni hala seviyorum! Bende seni ama bir şeyler yapmazsak kötü şeyler olacak gibi geliyor. Neden se! Ben de aynı şeyleri hissediyorum. O ZAMAN Erimeliyiz ama ne olursa olsun ellerimi bırakma sende benim elerimi söz mü? Söz! Belki aşkımız için kısa bir süre olabilir. Sadece aşkımız için!
.......................El ele tutuştular eridiler. Arzu ile Kemal’lin yaptığı gibi çayırların çimenlerin arasından süzüldüler. Yoruldular küçük gölcüklerde dinlendiler. Güneş yakıyordu bedenlerini ama onlar durmadılar. Kasabanın pınarından çıktılar. Buraları hatırlıyor musun? Dedi, hiç unutmadım ki! Dedi göz damlaları. Aktılar, aktılar son anda bir keçinin dilinden zor kurtuldular. Sonra geniş bir nehir e ulaştılar artık çok yavaşlamışlardı. Derinlerden gitmeliyiz güneş bizi almadan sakın ellerimizi bırakmayalım. Derinlerde balıklar yosunlar harikaydı her şey hayal bile edemezlerdi. Biraz çamur kaplanmıştı kurbağalar dalıp, dalıp çıkıyorlar kuşlar suyun yüzünde yüzüyor ayaklarını heyecanla çırpıyorlardı. Bir baloncuğun kenarına tutundular. Karşıdan iki balık tartışa, tartışa geliyordu. Beli ki seviyorlardı birbirlerini! Uyum içinde yüzüyorlardı. Sen beni aldatıyorsun diyordu biri diğerine. Öbürü aman bıktım senin dırdırından derken baloncuğu kapıverdi! Gözyaşları birden şaşırdılar balığın solungaçlarından atıldılar. Oh derin bir nefes aldılar! Yine beraberdiler. Balık birden değişiverdi. Aşkım özür dilerim öğle demek istememiştim, seni seviyorum seni bir daha kırmayacağım seni sonsuza kadar seveceğim. Bende seni çok seviyorum. Damlacıklar şaşırmış birbirlerine baka kaldılar biz mi yaptık diye!
EVET! EVET! Bizim Aşkımız bunu başardı! Hay di yüzelim daha çok yolumuz var. Arzu’yla Kemal’i bulmamız lazım!
.......................Yüzdüler, yüzdüler şimdi su daha da berraktı aynı kendi tatları gibi. Uçsuz bucaksız Masmavi hava çok rüzgârlı oyana buyana savruluyorlardı. Sonra çok kötü sesler duymaya başladılar. Gümmmm şowwwwwww bana sıkı tutun bırakma birden kendilerini bir kayanın üzerinde buluverdiler.
.......................Güneş, rüzgâr kavuruyordu birden çok hafiflediklerini hissettiler. Ne oluyor bize? Sıkı tutun uçuyoruz sarıl bana sevgilim daha sıkı sarıl! Kendimi çok büyümüş hissediyorum! Ben de! Evet, böyle daha iyi bütün dünya ayağımızın altında biz niye bunu daha önce düşünemedik. Ama güzel bir seyahat ti tecrübe kazandık. Şimdi hedefimize daha kolay ulaşabiliriz, rüzgâr bize yardım ederse. Rüzgâr esti dedi ki ben sevenlere her zaman yardım ederim. Yaşasın dediler. Seni seviyorum Aşkım! Ben de Seni Aşkım! Rüzgâr dedi ki Arzu ile Kemal’li gördüm. Şu her zaman buluştukları ısız kumsaldalar. Tabi siz nereden bileceksiniz. Ben sizi götüreyim. Beraber uçtular, uçtular akşam olmak üzereydi. Bütün bulutlar toplanmıştı ne olacaktı şimdi. Damlacıklar ne yapacaklarını biliyorlardı. Rüzgâra fısıldadılar. Arzu ile Kemal tartışıyorlar birbirlerine kötü şeyler söylüyorlardı. Anladıkları kadarıyla ayrılmayı düşünüyorlardı. Damlacıklar çok üzüldüler. Tam zamanında gelmişlerdi. Bazen cesaretli ve ani kararlar işe yarayabiliyordu. Bütün bulutlar damlacıklara değmez hiç bir yararı yok! Diyorlardı. Peki, ne olmuştu da böyle ayrılmayı düşünüyorlardı? Sonsuz Aşk neden tükenmişti?
..
Sahip çıkmalısın evde hastana
İlgisiz kalırsan düşer bastona,
Konuşamaz oldu bakın sestona,
Emekliyi görün bak ne haldedir.
Sovuk,sıcak demez yola koyulur,
Borcu boyu aşar dışa yayılır,
..
Canıma tak etti dostlar
Böyle borçla yaşamak
Ev kirası,elektrik,gaz
Banka taksiti,mutfak
Harçlık ister çocuklar.
Bir bağlasam ayları ucu ucuna
..
Uzak doğunun felsefesiyle tanıştık
Aklımızı tutup, elimizle karıştırdık
Meditasyon, yoga, mantra derken
Rabıtayı, zikir’i unuttuk bilmeden
Yeni bir kültür, özümüzü unutturdu
Aklımızı alıp, havalarda uçurdu
..
yarım kalmış bir şarkıyı bitirmeye çalışan kuş
bir anlık düzlüktü dinlendiğimiz
hayatın büyük bir kısmı yokuş
sana yakışan şimdi
sesine vurduğun rengin beni çizmesidir
ki anlatamadıklarımı gözlerine sunayım
sevda görüşlerinde
..
Dertler bir kuyu olmuş,
Bende bir Yusuf...
...
Kaçmak istemiş derdinden Yunus,
Yunus'u kapmış götürmüş bir Yunus...
...
Derdi ile seyahat etmiş,
..
Telepati
Bireysel olarak, beyinden beyine; evrensel olarak da bireyden evrene bir iletişim var!
Evreni okuyan aslında kendini bilendir! Kendini okuyan evreni de okuyabilir! Bu yeteneğin kişide gelişmesi telepatiyi geliştirir! Geleceğin iletişimi telepatiyle olacak! Telepatinin verimli ve kesintisizliği ise samimiyetle olur! Size bir sır veriyim ben insanların sakladıkları pek çok şeyi kendi ağızlarından dinleyebildim. Bu bir yetenek olduğu kadar güven meselesi!
Sır şurada; yalancı değilseniz yalanı hissedersiniz, sahtekar değilseniz de sahte olanı bilirsiniz yani sizin elinizde. Ahmaklardan sakının çünkü ahmaklık kişinin kendini ele vermesidir!
..
Uzaktan görünür zenginlik ne rahat
Bestelere konu oldu lüküs hayat
Her hafta sonu yurt dışına seyahat
İki gündür gurbet ele düşmüş, zenginim
Önemli değil para nedir, pul nedir?
İyiyi bilir, edep nedir yol nedir
..
Yazar, sanatçı ve bestekarlara,
Büyük buluşlara imza atanlara,
İlham nasıl geliyor acaba?
Yapılan araştırmalara göre,
Düşünce ve sezgiler,
Umulmadık yerlerde ve zamanlarda,
Uykuda, seyahat sırasında,
..
Basitlik,
bu içinin domuzluğunu sevmek narsistliği
ya bir yaratılış suçu veya inanç hakkıdır...
Ne yapalım,
her çağın dahisi var bizim bilgisayarımız var
dedim ya ben de, bakın şu cevaba:
..
Dünyanın dört bir yanını
Gezdi Evliya Çelebi
Hem bu yerlerin planını
Çizdi Evliya Çelebi
Hazırdı her an sefere
Demezdi “orası nere? ”
..
Sefer olur Koçyiğitler dolaşır,
Gece vakti ıssız dağ başlarında.
Çakala inat bozkurtlar uluşur,
Gece vakti ıssız dağ başlarında.
Dünya zevkini bir kenara atmış,
Bismillah diyerek oturup yatmış.
..