GÜRSEL ÇOPUR SEYAHAT ŞİİRLERİ

GÜRSEL ÇOPUR SEYAHAT ŞİİRLERİ

Gürsel Çopur

Karınca taşır hicranımı azami sıkletle
Çöl ummanında yetişirken duvak kaktüsleri
Sinemdeki dikenler kalbime ediyor seyahat
Bir ucu bende diğeri bedenimde
Kımıldayamaz oldu yolcu kum tanecikleri
Savrulan zerrelerde hayatım gizli bir nokta
Sona yaklaşmışlığın ramak şerbetinde
Bir yudum kuyuda yankılanan lahuti ses
Sesim kısılıyor renkli gecelerin heybetinde
Başım ve ruhum eğik iken..
..

Devamını Oku
Gürsel Çopur

Demir atmıştı ihtiyar zamanın zavallı kemendine Hayır hayır..bu bir zulüm değildi ıslak koridorlarda Her insanın bir penceresi vardı atan kalbinde Engel yelkovanı durdurduğunda çengel olmuştu İzmarit akşamlarını korkutan yılgın şimşekler,takip ediyorlardı Bir parmağı mermer sütunların gölgesiyle huzur bulurken Kalan varlığı ise gözyaşlarını akıtıyordu yetim çukurlara Körpe dimağlara iyilik kavramını anlatırken kalbin teklemişti Unuttun mu sonsuzluğun nefesi sana kalp hediye etmişti Unutmadın çerçevesine yaslandığın kitap sayfalarının Künde çakmıştın bayram kostümünde çığlık afişi asanlara Bunlar talep edemezlerdi talip olma yolunda talihi Yerebatan Sarnıcı altında ezilen toprağın kök bağlamadığı bir kalabalık Muştu barikatlarını poyraz aleviyle göndere çekiyorlardı Bu da bayram değildi,kavram karmaşasındaki istikbal panayırında O öğretmen, sessiz koyunda, elinde ipiyle seyahate devam ediyordu Bu seyahat ki ayakları sıvazlayan bir ışık helezonu Bu seyahat ki kutluların silinmeyen ayak izleriyle aşk’a erme.. Aşk’ta ses çıkarma, sese zarar verir/ nakaratsız bed talih! Aşk’ın aşkına yelpaze çıkarma ise edebin yükselen sesi, Bir avuç içine bitmeyen muhabbet cilasını sürenler Gelecekte bu altın günleri yadırgamayacaklardır… Deniz üzerinde yürüyen bir karıncayı sırtlayan o öğretmen, Aşk yolunda terini okyanusa dökmek için var olmuştu… Gürsel ÇOPUR
..

Devamını Oku
Gürsel Çopur

Dünyadır masadaki kitap
Helezon içinde keyfiyetli ziyafet
Sonsuzluğa amade eşsiz hitap
Gafletin serhaddinde uzak kalır talihsizler
Kulaç gayretlerin çehresinde bitap..

Sine hafakanı vücuda yükse,budur gaflet
İç içi kemirir buğulu demde
İnanç surunu,küçük sûrunla hafiflet
Başköşe olmuş eserde ve kıdemde
..

Devamını Oku
Gürsel Çopur

(M.Akif’in hâtırasına..)

Hançer yemişti kardelenler bekleyişin arifesinde,
Milli ruh sendelemişti kristal merdivende
Ümitsizlik modasında kalem ses çıkartamazken,
Kan damlayan siluetinle altın adımını atmıştın
Bir seyahat ki,doğmamış günahsızlara şanlı vasiyet!

Kurtuluş şafağı daha henüz doğmamıştı kalem ile,
Gözyaşı barikatları toprağı delerek büyüyordu.
..

Devamını Oku
Gürsel Çopur

Alâyiş yürüyüşünde titrek benlik
Sahibini arayan kimlik kepenk kapatmış
Bir muamma asansörü ki
Vaveylâsı dikişli dairelerde saklı
Bir mendil avuçlaması üstünü örten
Kıpırtısız vazoda yalancı çiçekler
Güzelliğin yalanını söylemede
Fire veriyorlar bahar asfaltında
Hava kararmışken kar bûsesinde
Az önce çıkmıştım bu merdiveni
..

Devamını Oku
Gürsel Çopur

Belkemiğinde büyüdü Çınar! Çınara tebessüm yağdıran bahar akşamları toplanmıştı rüyama İrkildim, yutkundum ve ağladım geçen zamana Gökyüzüne doğru kalkan tozlar için değil, Hayal süpürgesinde geri adım atamadığım için Her temizlik sayfası bana bu cümleyi yazdırmamıştı Mezar taşımın cumbasında seyahat etmeyeli Tefekkür bir güvercin kanadı ve taşıdığı helecan iksiri Kapanmadı gözler bin bir renge girerken Bir bekçi geldi ayak ucuma Topraktaki gözyaşlarımı siliyordu hızlıca İyiliğin anahtarını düşürdü sandım, kızmadım gençliğime! Akan her damla bana gurbet hatırası Sırtımdaki labirent adımlı delikanlı ise cabası Bir şakayık gördüm kaf dağı penceresinde Dertli maşukun dilinden anlayan bir beşik ile Mezar yolculuğu aynı yol üzerindeydi.. Çünkü sonsuzluğa gidenlerin ayak izleri vardı orada Bir kutlu el kainatın özüne kulak kesilmişti İplik vardı nurlu ellerinde Meşaleler altın sıcaklığına batırılmışçasına süzüyordu onu Potada eritilen benlik, bir soru sormuştu aşk meclisine Aşk, taştığında dile gelir! Yanmayan yakamazdı sicim olmuş gözlerin aşkını Aşk’a engel olacaksa bir iplik Mesafeler ilerlemez, şiraze dağılırdı Kâinat cetvelinde bir darağacı uzaklığındaydı Kalbi bağlayan ip, hayatı eritebilirdi Bu ip, o eve de girmemeliydi! Bir meczup kırmıştı artık asasını İsyan kıvılcımları bal ülkesine misafir olurken İhtiyar dünya fidye veriyordu genç aynalara Korsan tavsiyelerin sarmaşık kurduğu göz istikbalinde Bir sütun daha yıkılmıştı kalp atışıyla.. Gözyaşları, kainatı aşk ile sulamıştı. Gürsel ÇOPUR
..

Devamını Oku