Bu dünyada ne öğrendin?
Diye sorarlarsa birileri...
Sorarlar ya...
Ne cevap vereceğim?
Sahiden ne öğrendim ki...
Ha…
Bu güzel dünyamda...
Ne öğrendim?
Sorarlar ya…
Ha…
Yedin içtinse...
Gezip gördünse...
Nereleri gördün?
Çok mu yedin?
Durmadan mı içtin?
Ne cevap vereceğim ki?
Ha...
Sorarlar ya...
Gürül, gürül gürleyerek,
Bi yılan burgusu gibi kıvrıla, kıvrıla akan…
Gürleyen hırçın nehirler ırmaklar…
Neler anlattı ki?
Her kıvrılışında vardığı köylerde, yemyeşil ovalarda...
Neler, neler anlattı ki?
Senin çakmak, çakmak parlayan mavi gözlerin ne dedi ki?
Masmavi denizler ne anlattı ki?
Sabah serinliği ile doğan pırıl, pırıl güneş
Ne dedi ki...
Sabah, sabah...
Yoksa..
Denizin maviliklerine batarken güneş…
Neler konuştunuz ki aranız da...
Ha…
Ne cevap vereceğim ki?
Ha...
Sorarlar ya…
Tamam, tamam, tamam...
Ha bak ne diyeceğim...
Kısrak başı gibi uzanan bu güzel ülkemde
Sevmesini öğrendim her şeyden önce...
Adam gibi sevmesini öğrendim…
Deliler gibi âşık olmasını öğrendim…
Her şeyden önce…
Kalbimin de bi işe yaradığını öğrendim…
Her şeyden önce...
Sevmesini öğrendim…
Sorarlarsa…
Kalbimin de bir işe yaradığını öğrendim...
En sonunda…
Kayıt Tarihi : 17.8.2008 00:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!