“Sevmeyi ve saymayı”
Demişti öğretmenim;
“Öğrenmelisiniz mutlaka”.
“İnsanlığın gereğidir,
Bu iki değer.
Her şey olabilirsiniz,
Ama,
İnsan olamazsınız.
Öğrenemezseniz eğer”.
Yalnız birini öğrenebildik öğretmenim,
Toplum olarak,
İyi biliyoruz saymayı.
Paraları, günleri, oyları,
Doğuda boşaltılan köyleri,
İnsanlığı sınıflandırıp
Irkları, soyları, sayabiliyoruz.
Geliştirdik sayma yöntemlerini.
Artık sayım için
Evlere hapsedilmeyecekmiş insanlar.
Televizyon yarışmalarında
Reklamları saymayana ödül yok.
Neyle ölçerdik
Trafik canavarının vahşetini,
Akşam haberlerinde tekrarlanan
Ölü sayısını anlamazsak.
Nasıl bilebilirdik
Terörün otuz beş bin insanı katlettiğini.
Beş yüz bin insanın
Açlık sınırında olduğunu ülkede.
Yakılan kitap sayısını.
Doğum günlerini, yaşlarımızı,
Nasıl tükenen göçmen kuşlarımızı
Nasıl bilebilirdik.
Dahi beyinlerimizin yarattığı
Silahların en yenisi
Kaç mermi atar saniyede,
Hangi kalınlıktaki zırhı deler.
Bombaların etki alanı ne kadardır.
Bir defada kaç aydını parçalayabilir sokaklarda.
Ne kadar zamanda bulunabilir failleri
İşlenen cinayetlerin.
Basıldığında kırmızı düğmesine,
Ne kadar uzaktaki yaşamı yok edebilir füzeler.
Savaş ve vahşet üzerine
Daha neler, neler…
Hangimiz bilirdik bunları
Saymayı öğrenmesek.
Sokaklardan biliyoruz.
Öğretti bize Sivas.
Kaç dakika sürer yanışı
Bir insan bedeninin.
Ve bu derin acının izi
Kaç gün sürer.
Nasıl görebilirdik.
Nasıl algılayabilirdik ülkenin nereye gittiğini.
Günde yirmibeş ekmek ettiğini
Emekçinin bir aylık uğraşının.
İşte böyle öğretmenim.
Yalan yanlış da olsa
İyi ki öğrenmişiz saymayı.
Keşke,
Keşke sevmeyi de öğrenebilseydik
O da ne çok işimize yarardı kim bilir.
Öğretmenimin dediği gibi.
Ya da her ikisinin de doğrusunu
Öğrenebilseydik?
Her şey olduk öğretmenim
İnsan olamadık?
Kayıt Tarihi : 13.8.2011 16:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!