Sığındığımız şey yalnızlık bağındaki kırbaçla bedenimizde bıraktığı acılar mı?
Kaç mevsim dönüşü bu,
kaç yağmur mevsimlerinin bitip başladığı,
kaç bedenlerin ıslandığı zamanlar bunlar?
Belki de kendi kendimizi tokatlar gibi,
katlanacaksın,
dayanacaksın,
bu sevmede son acı,
bu sevilmenin sonu
ve
tekrarı yok,
bırak içinde yaşasın bu sevgi, deriz…
Şaşkın bir baş, yorgun bir bedenle çökmek isteriz soğuk, nemli, kaldırım taşlarına…
Ne kolaymış bir adam ağlatmak…
Ne kolaymış bir kadın ağlatmak…
Sevdim seni de ve bırak… Git…
Ve
sönsün bütün gökyüzündeki parlaklığa bakan gözlerin nuru…
nasıl denecek hayat ben seni çok sevdim diye…
ve
kaçımız diyebileceğiz…
Gece aynı gecenin aynı saati… Sanki geçmişlerden kalan gibi...
Zaman yine gece yarısına altı çeyrek var…
Ve
elleri ceplerinde, sek sek, topallayarak yürüyen bir ben…
Ve
içimde ilk ayrılık günkünden kalma, acılar gibi, yanmalar var…
Ve
beynimde uyuşmalara sebep olan yanmalar var…
Bana söyler misin bir cümle…
Bana bir şey olursa üzülür müsün?
Ne kaldırılmaz bir anlatımmış ki bu, yıllardır sürünüp geliyor peşimden…
Nasıl bir zamanmış ki, ne gülmelerime yetti, ne ağlamalarıma…
Ve
ne de üzülmelerime yetti…
Galiba hayat bu cümlelerin yaptırdıkları ile bir çekiç başımda…
Örtülmüş bir gece yarısı zamanı…
Gökyüzü aynı gökyüzü…
Berrak ve kısım kısım bulut yığınları…
Gece yarısına yakın olan bir zaman ve bulutlar…
Sanki hiç görmediğim açık grilikte…
Işıkları tek tek yanan, teker teker sönen evler düz bir şerit içinde, ışık dönüşümlerini yaşatıyorlardı insana…
Çocukluksa çocukluk,
adamlaşmaksaydı adamlaşmaktı, dönüşümün kuralları…
Ben vardım bu dönüşümde,
sevmekse sevmek,
acıysa acıya da varım demekti bu aşkta…
varsam vardım çünkü bu hayata ve
ben varsam hayat da vardı, bende…
Dönüşüm an zamanlarının vazgeçilmeziydi bu,
varsam hayat var…
Ve bu sevgi var ki ben bu hayatta vardım…
Çöküntü dönüşümdü yok oluşa…
Sevgiydi varlığın şartı, sevmekti dibine kadar düşerek de olsa adı sevmekti…
Kaç an zamanıdır ki bu sevgideki yaşamın mutluluk içinde kalışı…
Küsmekti dönüşüme uğrayan adımların yol kavşağı…
Severek yaşamdı oysa sevgide kalmak…
Riyasız…
Aldatmacasız…
Kandırılmamaktı sevgi sözcükleriyle…
Acıyı da sevmeye belki yapıştırmaktı şartsızlık…
Şartlanmamak gerekti sevginin gözlerinden akacak riyaya…
Bu dirençti…
Tutunmaktı beyin diplerinden akan dürüstçe sevgiye…
Kim bulabilmişti şartsız sevgide kaybettiklerini…
Hayat sensiz geçen günlerde gözlerimi almalıydı…
Bu sevgi sadece bakışlarda buluşurdu…
Gerisi boş bir düşünce çıkmazıydı…
Ve
Bir yemindi sanki
Ben varsam hayat var,
demek...
Yıldızları ardına saklayan sanki bir yıldız örtüsü bulutlar… Bir hayat gibi…
Ve yalnız bir adam kaçışları kendinde arayan… Ve zaman gece yarısına altı çeyrek var…
Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 6.7.2009 15:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Yılmaz 4](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/07/06/sevme-ve-sevilme-zamanlari-vardir-yasayan-her-insanda-deneme-2-gece-ayni-gecenin-ayni-saati.jpg)
farklı bulduğumu belirterek ,güzel ve anlamlı anlatım Sevgili Yılmaz,saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (1)