Anlımızın çatında güneş
hoyrak dalgalar üzerinde koşmak istiyorum.
Yanı başımda şimşekler çakar
bardaktan boşalırcasına yağmur
bizi Nehirlere katar
Nehirlerin üstünden Denizlere koşmak isriyorum
Bilinen oki Denizler Okyanuslara akar
bu yolda eşsiz fırtınalar kopar
mutlaka bir yerlerde parlayan güneşin sıcaklığı var
Güneşe doğru koşmak istiyorum
Kalktı çocuk baktı
kulaklarında yanlız atılan bombaların sesi yankılandı...
Um Kasırdan Basraya Irak halkı ayaktaydı,
çevresinde dolaşan ihanette vardı
kücücük bedebinde öfkeyle direnen beyni yaşamaktaydı,
dişman yine kandan kına yakmaktaydı...
Kalktı Çocuk Baktı
Gözlerini sonsuz karanlığa açtı,
bir el aradı, yoktu!
Bir ayak aradı, o yaktu!
açıp gözlerini baktığı yerde
karanlığın ötesinde bir boşluk durmaktaydı...
Kalktı Çocuk Baktı
birşeyleri tutmak için umutla el aradı,
bulamadığı eli uzatmaya kalktı
sonra farkına vardı,
uzatacak eli yokru !
Kalktı Çocuk Baktı
cehennemi yasadığı yerden
uzaklaşmak için ayaklarını aradı zoktu!
Fakat içinde bir umut yaşamaktaydı;
Haykırdı Ana... Ses zok...
Haykırdı Baba... ses yok...
çaresiz haykırışları bir boşlukta yankılandı
O an güzündeki boşluktan yaş yerine KAN damladı
damlayan kanı sşlecek kşmse kalmamıştı...
Kalktı Çocuk Baktı
Uykusundan buz gibi kanın koynunda uyanmıştı,
her hücresinde kinden kaleler yapılmaktaydı
yükselen çığlıklardan kopum gelen AĞITlarla kurtarılmıştı.
Haykırdı;
Kahroldun ECNEBİLER
Kahrolsun ECNEBİLER
Kahrolsun AMERİKA
Şevket Dalboy
Yaşanan işkal Saatleri... Bürüksel...
Çıldırtır gecelerde yokluğu,
firarileşir gün,
amansız kovalamaca başlar,
hayal görür doğaya bakan o bakışlar.
Binkere ölür, binkere doğar tüm canlılar.
Yinede saçlarına düşen güneşin alazı
ısıtır gecelerin kutuplaşan sıcağını.
Birkere sevdaya düştüyse insan
Kulakları sesten kesilir,
dur durak bilmez çarpan kalpleri,
sen beni dinle dostum!
hafife alma sevda denen o masalı
An gelir, gineşten kapan bir parça olur
yakar kalbini
An gelir, kutuplardan kopan buz misali
dondurur hayallerini.
Birkere sevdaya koşarsa insan
Tarif edemez evrendeki varoluşunu
yinede sen hafife alma dostum
bu sevda denen masalı...
31.05.2005
Şevket Dalboy
Bir dost edinmeli insan
en güçlü fırtınalarda tutuna bileceği
Tipide, boranda, en koyu karanlıklarda
yol gösterebileceği bir dost
Yaniliyorum galiba, bir dost değil!
onlarca dost edinmeli insan
sırrını verebileceği, sırrıyla gömüleceği
düştüğünde ellinden tutup kaldırabileceği
dostlar ordusu kurabilmeli insan...
Şevket Dalboy
26.01.2003
Hamburg
Çok şey söylendi yaşama dair,
Türkü gibi yazıldı,
şiir gibi dolandı dilden dile,
Çok şey söylendiği kadar
çok şey yapılsaydı şayet,
kalmazdı dünden bugüne yığınla şıkayet!
Kalbimden gönül Irmağı geçer
selviler eğilir suyundan içer
aşk uğruna dokunan kilimler biter
yeter ki ilmeği seninle olsun
Aslı mısın Zöhre misın Allah aşkına
taş olsa dayanmaz o bakışına
hasret yüklü kalbin su akışına
bana hayat veren varlığın yeter
04.06.2005
Şevket Dalboy
Yine akıyorsun damarlarımda,
Çağlayanlar gibi çoşuyorsun.
Çağlayanlar toprağa,
sen kalbime hayat taşıyorsun...
Şevket Dalboy
Dışarıya yağmur,
yüreğime hasret,
fikrime sel basmışcasına hırçın kelimeler koşup gelirken,
çığ çığ çoğalıyor çümleler dilimde.
Giden gitmiş, yüreğimi terketmiş
şair olsam ne farkeder..?
Zorla değilya?
ben aşktan anlamam işte,
ne sevdanın sıcaklığını,
ne sensizliğin soğuklugunu
hissetmiyor şu acizane bedenim.
Sen oradasın,
saçlarına nerede ak düşerse düşsün
belin nerelerde bükülürse bükülsün
nerede doğduysan doğ ey insan
yine dönüp geleceksin!
Vatan denen bu toprak seni bağrına basacak
sarıp sarmalayacak
sen Onu unutsanda o sana
sonsuz bir yuva olacak.
Gurbet denen, hasret denen o illeti
elbet bir gün yere çalacak bil kıymetini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!