Dilindeki türkülerin burçlarında fallar açıp yalnızlığına.
Gözlerin, buğday çiğiti sürmeler çekiyor bak yüreğime.
Sevdanın tahta köprülerinden geçişini tamamladığında
Konuşsun yüreğin, sevişsin bedenin artık yıldızlarla.
Yaşanan tüm güzelliklerin anısına, gökteki yıldızları yeniden çağırdım gönül soframa. Gözlerinin ütopyasını yeniden keşfedip, yeniden girdim gizemli ülkenin koyaklarına. Sana sunduğum, seninle paylaştığım ne varsa, kutsal bir kadehe doldurup yeniden içtim.
Yaşamın kulpundan her tutuşumda seni keşfedebilme, senin ülkende kalabilme ve senin sularında yüzebilmek için girdim gönlünün masmavi denizlerine. Gücümü kaybettiğim anlarda bakir adalarına çıktım, vahşi ormanlarında yürüdüm ve kuzey paralelinde seni aradım. Hasretinin kucağına kendimi her atmak isteyişimde fırtınalar çevreledi bedenimi ve rüzgârlarına direnebilmek için aşkını aradım.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Geçmişin anılarına gönül sofrasına bütün yıldızları davet etmek... Kaleminize sağlık Selahattin Bey, sevgi, saygı ve selamlar...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta