Sevip Geçelim - Garib Çoban
Yani benden uzakta benim dışımda, süper güçleri olan bir tanrı olsa ve darda kaldığımda yetişse diğer vakitler pek karışmasa.
Hayatım daha kolay olurdu gibi geliyor.
İnşallah dışarıda bir Tanrı vardır.
Ve böylece kendimi biraz daha umutlu hissedebilirim.
Kendimi bu kadar kısıtlı bir durumdan kurtarmak o kadar zor ve yorucu geliyor ki.
Darda kalıyoruz ve bu kısıtlı durumdan çıkamıyoruz işte.
Bu kadar maneviyat okuduktan sonra kendimi hâlâ düşünce hapishanesindeymiş gibi hissediyorum.
Kendimden kendime, acaba b/aşka bir yolu mu var mıdır?..
Tamam, o an düşüncelerim ne derse desin.
Hiç direnmeden öyle olmasına izin veriyorum.
İyi ama neden kendimizi sınırlayacak düşünceler yaratıyoruz?..
Kır kalemin ucunu, bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğumuzdur.
Aşkı kalem yazmaz ki; kitaplarda bulasın.
Gerçekliğin o versiyonu da var gizli hazinemizde, Ene 'inde zanne abdi bih!..
Ben kulumun zannı üzre evirip çeviririm buyurmuş işte..
Şu var ki kişinin tüm istekleri, arzuları, korkuları, umutları, endişeleri ve hayalleri içi boş bir merkeze sarılır!..
Kullanışlı ben yumağı, umut meselesine gelince.
Umut, bu anlamda bir tür zehre benzetilebilir ve zihnin tipik yanılsaması.
Bir ümit hissiyâtında, şimdiki andan nefret etme ve onun yerine sözde daha iyi bir gelecek dileme umuduyla yansıtılır.
Şimdiki an zehirlenmesi yaşanır.
Ve ondan kaçmak için geçmişe ya geleceğe uzanır.
İşte bu zihnin yaman aldatmacasıdır.
Beni yaratan, elbet yolumu gösterir.
(Şu'arâ -78)
Kaçınma efekti içerdiğinden, acı çekmek ve umut etmek aynı yanılsamadır.
Benzer şekilde, acı çekmek ve pişmanlık duymak da aynı etkiye sahiptir.
Şu anda zihin ne derse desin, onu olduğu gibi bırakıyorum.
Ve ona direnmiyorum dediğinizde haklısınız.
Ancak daha incelikli ve derin bir şey, daha latif bir espri var!..
Direnç varmış gibi görünse bile, olduğu gibi olmasına izin verilebilir.
Ve ona izin verin, işte o vakit akış, yenilmez olacaktır.
Sevdiğiniz birinin gönlünde ne büyük bir rahatlık vardır.
Burada vurgulanan incelikleri, ciddiye bile almamanın inceliklerinden bahsediyorum.
Zira zihin, üflenen ciddiyet enerjisi ile beslenen bir balon gibidir; ciddiye almazsan şişmeyebilir.
Her şeyde sahip olunamayan bir mükemmellik vardır.
Şu anda olan, ümit dolu hissiyât ise varsın olsun sorun değil.
Onları putlarıyla bırakın!..
Ancak onları fazla ciddiye almayın vesselam.
Ve onlara gülüp geçin ve tutunmadan gitmelerine izin verin!..
Zihinde yükselen ümit veya pişmanlık dalgasının farkına varmak, bu tür zihinsel mantığın ötesine geçmektir, dalgayı aşmaktır.
İşte çoğu insan bunun farkında değildir.
Ve gaflet tam da buna denir.
Niceleri dalgaya gelir ve sâhilde bir bir ölüp gider vesselâm.
Her şey bir biriyle bağlı, ne varsa bağlantılı.
Yalnızlık ve özgürlük arasında, yüreğim rüzgar gibi dans ediyor.
Son zamanlarda mutluluğun sessiz anlarda bulunan bir şey olduğunu fark ettim.
Her şeyi birbirine bağlayan şeyin ne olduğunu merak ediyorum.
Ey gönül teheccüt vakti bir Huu lütfetmez misiniz?..
Nedir hâlin odur suâlin.
Acaba sıkışıp daralanlar mı var?..
İşbu suâlin zihnin yakalandığı döngüsel bir mantık olduğunu fark ettiniz mi?..
Her şeyin birbirine bağlıdır.
Her gece seni sevmek için eylülde beklerdim, Huu, ta ki bayılıncaya kadar.
Bu, bir şeyden vazgeçmenin veya onu bırakmanın doğasıdır, hissettiğiniz mutluluktur.
Dendiğinde, zihin tatmin olmaz.
Ve bu bağlantıyı neyin tesis ettiğini bilmek ister.
Zihin, önce her şeyi yaratan ve sonra birbirine bağlayan fiziksel bir nesnenin olması gerektiği cevabını meyledecektir.
Daha sonra zihin, daha düşük düzeydeki kim veya ne yerine daha yüksek düzeydeki bir diğer kim veya ne'yi yaratacaktır!..
Zihin, alt seviyede olanların üzerine üst seviyede, bir nice daha ulu, daha aşkın, daha muktedir, daha daha yüksek varlık bulmak isteyecektir.
Ve bu mantıksal arayış biteviyedir.
Çünkü zihin söz konusu olduğunda, daha düşük şeylerin üzerinde, onları kontrol ediyor gibi görünen daha yüksek nesneler olmasa olmaz!..
Bu nevi desenleri, döngüsel mantık tuzaklarını tespit edebilecek kadar duyarlı mısınız?..
Evet, birçoğumuz yine zihinsel işlevler marifetiyle şu varsayımlarda bulunulduğunu tespit edebilir!..
Dışarıda birbirinden ayrı şeyler vardır.
Bu sözde şeyler arasında bir bağlantı vardır.
Tüm alt şeyler'in üzerinde daha yüksek bir şey vardır.
Ve bu daha yüksek nesne neyse, daha düşük şeyler arasındaki bağlantıyı kurabilir veya yok edebilir.
İşte bu da kontrol yanılsamasıdır.
Bu varsayımlar dayanarak, öngörüyü gerçek sanarak sualiniz açığa çıkabiliyor.
İlla bir cevap dönecekse şimdilik şöyle görünüyor.
Şeyler gibi durağan kavramlar sadece kişisel zihin tarafından hayal edilen kavram veya varsayımlardır!..
Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!..
Hicr, 55)
Bırakın şeyler'i, herhangi bir şey'i bile kesin olarak tanımlamanın hiçbir yolu yoktur.
Şey denilen şey yaklaştıkça, şems vakti benin kaybolacaktır.
Dünkü rüyanızda, zihnin kurduğu tezgahtan pay biçin..
Şeylerin varlığını belirlemenin hiçbir yolu olmadığı anlaşıldıktan sonra bağlantı kavramı kendiliğinden çöker.
Burada hiçbir şey yoksa hâlâ hangi bağlantı ile ilgileniyorsunuz?..
Artık herhangi bir şeyin gerçek olduğunu belirlemenin hiçbir yolu olmadığını anladığınıza göre, şeyin ötesinde daha yüksek bir şeyin veya kimse'nin olduğunu nasıl varsayabilirsiniz?..
Zihnimizi ayrılık inancından nasıl iyileştirebiliriz?..
Rüya görürken, rüya yoluyla rüyada görülen karakterlerin zihinlerini iyileştiriyor musunuz?..
Rüyanın rüya olduğu bilindiğinde, müdahale etmek, değiştirmek gerekmez.
Rüyadır der, görür geçeriz vesselam.
Dolayısıyla bu süper varlık varsayımı da çöküyor.
Herhangi bir şeyin gerçek olduğunu belirlemenin, daha düşük seviyedeki şeyleri kontrol eden bir süper varlığı belirlemenin hiçbir yolu yoktur.
Bağlantılı ya bağlantısız mantığı birden anlamsızlaşıyor.
Şimdi bu açıklık sizin için yeterince açık mı?..
Sualinize zemin teşkil eden mantık, basitçe geçerli değil...
Zihnin tüm varsayımlarının yanıltıcı olduğunun farkına vararak, hiçbir soruyu zihnin varsayımlarının mantığına göre yanıtlamanıza gerek kalmaz.
Duyarsınız ve icabında güler geçersiniz...
Bu zihinsel mantıklar, bu muz kabukları, bu dolmalar birer şakaymış gibi bu soruları görmezden gelmeye başlıyorsunuz.
Tekrar vurgulamak isterim ki evvelki mevsimlerde seyredenler için her şey birbiriyle bağlantılıdır demek son derece normal olsa da feleğin çemberinden geçip inceldikçe bu türden yüzeysel ifadeler artık pek de tat vermez...
Apaçık görüyorsunuz ki doğrudan bağlantılar hakkında konuşmak şöyle dursun, herhangi bir şey'i tanımlamanın bile bir yolu yok.
Senden esirgenmiş olanı iyileştirmek için nazik ol.
Yıkıp dökmek sadece yaranı daha fazla kanatır.
Kâinata, sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran.
Nezaket kar gibidir.
Kendi diyebildiğimiz mutlak benlik, hiçbir şekilde bir şey ayrı bir varlık değildir.
Türlü sûretlerde görünebilir.
Sûret sûrettir.
Aynadaki sûretin aslı yoktur.
Kendi sayısız şey, nesne ve insan, kimse gibi görünebilir.
Ancak görünüş sadece görünüştür.
Bir anlığına kişiler veya olaylar gibi görünen, öyle sanılan şey, yalnızca yüzeysel bir görünüştür.
Kendini sevdiğin zaman, sevgili’yi bulamazsın.
Her gün öğrenecek bir şey, unutacak bir şey ve şükredecek çok şey var.
Kendinden geçince, sevgili’ye yaklaşırsın.
Hayatımın tuvalindeki mükemmel çizgi teheccüt vakti Huu sensin.
Kendinde olduğun zaman, gam bulutlarının ardında kalırsın.
Kendinden geçince, kucağına ay doğar, her tarafı aydınlatırsın.
Görünmek sorun değildir.
Çok yakın ve çok uzak, Aralık ve Ocak gibi toplasan hepsi Eylül oluyor.
Ne var ki öyle görünen olguları ciddiye almak, gerçek sanmak yanılsamaya yol açabilir.
Yanılsama ise acı çekmeye yol açar.
Ayrıca ne gerçek bir yanılsama ne gerçek bir acı olmadığını da unutmayın.
Tüm yanılsama ve acılar sadece görünüşten ibarettir.
Sonra mı?..
Esaslı bir rüzgar eser, hayal tezgahı dağılır.
Sonra pufff!..
Yok bişi!..
Bana öyle gelmiş..
Sinema çıkışına çok yakışan bir hayret cümlesidir.
Gözü açılanın, güneşe çıkanın diline pek yakışır.
Her ne kadar söylemlerinin akışı gizli olsa da, kuralları saçma olsa da, bakış açıları aldatıcı olsa da ve her şey başka bir şeyi gizliyor.
Özledim seni, adını yazmama gerek yok, sen kim olduğunu biliyorsun.
Acının bile sadece yüzeysel bir olgu, görünüşte bir olay olduğunu ve gerçekte sorun olmadığını göreceksiniz!…
Eylül bile hala düşünüyor ekimi, acaba benim anlamım nedir?..
Ve aniden giden gider kalır, en vefalı olan Eylül kalır.
Hayatında bazı insanların olmamasının o kadar da ciddi olmadığını, aksine sağlıklı olduğunu fark ediyorsun.
Çünkü eylülde hep seni tanıyan bir gülümseme bulursun.
O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Şu'arâ -78)
Eylülde yağmur sesinin, gönül sessizliğinin tercümeye ihtiyacı yoktur.
Bu dünyadan hiçbir şey beklememek için ne kadar cesur olmak gerektiğini biliyor musun?..
Aşığa göre geceleri uyuyamamanızın nedeni başkasının rüyasında uyanık olmanızdır.
Ey Garib Çoban cahil kalma, bunuda öğren, acının farkındalığı acı değildir.
Bir gün, herhangi bir yerde kaçınılmaz olarak kendinizi bulacaksınız.
Ey yar, Teheccüt vakti, beni bir kahveye davet et.
Sana her gece rüyanda gördüğüm adamın kim olduğunu söylemek istiyorum.
Ve yalnızca bu, saatlerinizin en mutlusu da olabilir, en acısı da olabilir.
Sofrandaki son biberi hatırla.
Sevgi garip bir yangın.
Yaşaması için büyümesi gerek.
Dünyada bir gönülden muhabbetten daha fazlasını istemedin.
O yangına her şeyini atacaksın.
Putlarını kıracaksın, zamanını, gururunu, dehanı, malını, bedenini.
Uyanmak istemeyen bir şairin ilham perisidir sevgi.
Sağımda Hızır, solumda Azrail, karşımda bir kabir hoşgeldin ölüm.
Ey gönül sen övülmeye layıksın.
Karşılıksız sevmelerin ustasısın, afiyet olsun!..
Yok da, v/arsın gönül.
Nidelim?..
Sevip geçelim, vesselâm.
(Y.ed - Karakalem Şiirler Albümü)
Kayıt Tarihi : 21.9.2024 00:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım. Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz. (Yunus Emre)
Yeni metotlar keşfetmenin,
Ya da
Okuduklarımızı yeniden yorumlamanın manası yok...
Sev
Sadece sev ve akışına bırak,
Olan olur,
Kalan kalır...
Bu kadar!
Tebrikler Engin Bey...
TÜM YORUMLAR (1)