Köpüklü dalgalar çağırıyor
Yine olmayacak zamanların birinden,
Gidiyorum koşa koşa.
Bir martı geçiyor ruhumun gecesinden
Taze biçilmiş ot kokuları
Kayalıkların nefesinde
Bir Aralık sabahı
Sen geldin
Çığlıklar arasında
Ve aşk vücut buldu
Maviye çalan yeşil gözlerinde.
Aşkım, dünyam,
Ressam mı çizmiş
Şair mi yazmış
Hangi peri üflemiş lambasını
Hırçın dalgalar mı taramış saçlarını;
Yosun kokmuş, dökülmüş sinesine
Kim dokunmuş sihirli değneğiyle
Uyandığımda
Beyaz fırfırlı Amanoslar,
Bakardı gözlerime.
Portakal çiçeği kokardı ellerim.
Gece; yasemin ağacındaki
Yeşil kurbağada can bulurdu.
Siyah beyaz fotoğraflar
Yağar her sabah ellerime
Samsun’dan, İzmir’den, Afyon’dan,
Gök delinmiştir, yer yarılmıştır belli…
Çıplak ayak analar taşımıştır
Yavrusu yerine mermiyi
Bir şeyler eksik mi kaldı?
Çamaşırlar ipte asılı,
Bardağında çay yarı
Yaşam yalnız
Bir şeyler eksik mi kaldı?
Bilmediğim bir kentin bilmediğim yollarında,
Yüz metre yürü büyük çınardan sağa dön,
Balkonlarında sakız sardunyalar
Çatısı çökmüş yorgun evlerin,
Açık kapılarından
Eski kilimlerin göründüğü
Ellerimde tohumlar, çiçeklere ait
Tatmadığım tatları bırakmak zamanı
Kayboluyor sesim
Duyulmuyor sana feryatlarım
Karşı tepelerden bakıyor rüzgârgülleri
Kırlangıçlar geçiyor güneşin ellerinden
Atamızın izinde,
Şiirdir Anadolu’m.
Gözü pektir çocukları,
Bir sevdadır taşı toprağı,
Yirmi Üç Nisan Bin Dokuz Yüz Yirmi
Bin tane bin dokuz yüz yirmi geçse de,
Mısralar gibi bazen
Satır satır ağlayan
Belki tan ağarırken
Belki gece ay yağarken
Diken diken
Belli değil geleceği zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!