Yorgun bir kış İstanbul'da.
Boğazın hırıltısı dinmişken,
Soğuk duştan dönmekte martılar,çığlık çığlığa.
Nemli bir şubat günü,
Ökse lenmiş kuş misali çırpınmakta rüzgar.
gün ışığında yanar döner tenin,
içinde gizli belki asiliğin.
ne zaman dokunsam tenine gecenin,
bir nağmede renklenir uyku.
senli vakitlerimde çıplak kalır korkunun yüzü
Adım adım kucakladım geceyi,
Simsar simsar sırıtırken mutsuzluk,
Yeniden yaktım ateşleri,
Seyret şimdi gecede vakit aşka gebe sahneleri
Boşlukta
tututklu namlunun ucunda sevda,
tutuklayanlar aslında aşka düşman,
gözbebeklerinde bir harbede,
korkusuzca kol geziyor sokaklarda sevgisiz yarınlar.
şimdi dokunmadan git yarınıma.
toprağı doyururken yağmur damlaları,
o an bilesin ki kırıntısından yoksunsun saflığın.
aşkın ayak izlerini bile kirletmiştir,
binlerce kez dokunmuş ellerin ten izi.
şimdi sevdayı el değmemiş mi sanıyorsun,
Vücudumun kimyasında saklı,
Sana giden yollarım.
Her bir dokunuşumda,
Seni anımsatan ellerim.
Gecenin kuytusunda gizlenen ışığım,
Hayattan hediyeler sunanım,
merhaba gecede süzülen ışık.
oysa ne zormuş ayrılık vakitlerim.
eli ayağı buz keser gecenin.
matemimde saklı sevmelerim,
sebepsiz gidişinde esrarı her şeyin,
nemli bir şubat günü,
ökselenmiş kuş misali çırpınmakta rüzgar.
sözleşmiş mi?
aynı edayla salınmakta
filikalarda ki gemiler,sandallar.
sessiz bir cümbüş var sanki.
gittin,
sen giderken yağmur damlaları sürüklendi toprakta.
gece ağlamaklı oldu.
dolup taştı konakları yüreğimin.
yırtık pırtık sayfalarında şimdi yalnızlık.
simsar bir gülüşte gece.
sevdim!
hemde öylesine çok ki,
girmek isteseydin gözbebeklerimden,
kalbimin ritmine yenik düşerdin,
sen deyişine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!