Yaşamak intihardır, bunu zaman içinde öğrenir buna rağmen geri kalmayız.
Yaşayamayacağımız yüzlerce binlerce şey olacaktır, bununda farkındayızdır.
Güzellikle kötülüğün yan yana olduğunu, tercihlerimizle içinden birini seçtiğimizi, güzelin kusurları olabileceğini de asla düşünmeyi ve yaşamayı istemeyiz. Oysa biliriz ki gerçek budur. Ömrümüzden geçen her gün aynı
zamanda yükümüzdür, bunlara yaşadıklarımızın sonuçları da katılır. Bazen kaldırılamayacak kadar ağırlaşır ve çoğu zaman bütün bu olan biteni kabullenmek zorunda kalırız, / insan bir kendini yanlış anlamaz /
Bu bilinen bir gerçek olduğu halde isimlendirilmemiş olarak kenarda durmaktadır.
Hayatın acılarını çok yaşayanlar, çokça gözyaşı dökerler. Bir süre sonra gözyaşı dökmenin bir çare olmadığını anlarlar. Kaçıp gitmenin, göç etmeninde faydasız olduğunu bilirler, fakat ağlamak sıradanlaşmaz hiçbir zaman, özünden parça gibi kabul edilir. Ve çoğu zaman; “ boşa ağlıyorsun, seni asla anlamayacaklar, denir. bende buna ağlıyorum” söylenmez, ama bilinir. Kaçılacak bir yerin olmadığı aslında insanın iyi kötü ne varsa içinde taşıdığı, gittiği her yerede bunları götürdüğü gerçeği sürekli olduğu yerde durur.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.