Evet çok özledim gerçekten gerçek bir sevigiyi kalbimde hissetmeyi! Nasıl yaşayacağımı ve nasıl tepkiler vermem gerektiğini bile unuttum. Asla cahil ve küçük düşünmeyi başaramadığım için bütün bu kahrı çektim bütün insanlık için. Nasıl yaşanmalıydı hayat oysa? umarsızca mı? Yoksa bir odanın içinde asla dışarı çıkmadan mı? Belki daha az sorunlu! deniz de dalgaarla boğuşmaktansa sakin bir koy herkese yeterdi aslında hatta belki çoktu bile bazılarına. Ama olmadı. Başklarınında sevdikleri vardı. Onların en çok diğerlerine zaman ayırmaları gerekiyordu. Çünkü onlar yalnız yapamazlardı. Ama arkalarında bırakıp gittikleri hiç beraber olmadığı için o her zaman kendini tamir edebilirdi. Hatta o bazen bundan mutlu bile oluyordu. Babasını ve annesini sevmek isterken “Dur! ” dedi artık nefret etmeye başladığı aklı “ Onların da ebeveynleri var! ” ve yine sevigisinden fedakarlık etme vakti gelmişti tıpkı gemilerin demir alma vaktinin geldiği gibi.
Sonra bulunma ihtimalinin daha az olduğu yerler aranmaya başlandı. Mesela dışarsı gibi. Sevgiyi bulamayanların hep yaptığı gibi. O da ne? nasıl olur bu? Olmamalı! Olamaz! oradaydı. Tam karşısında duruyor ve bana benim duymak istediğim şeyleri söylüyordu. Sevgiden bahsedip bana “ ağlayacak bir omza ihtiyacının olduğunu söyledi. Belki direnmeliydim “ hayır “ demek için ama olmadı! Yapamadım! Sonra bir el tuttu kalbimi ve içinden kahkahalar atmak geldi. Beni aldığını hissediyordum. Ve hissetmenin herşey olduğunu da beyin kıvrımlarımda okurken! “Yanlış – mış! ” ama nefesini içimde hissetmeye başlamıştım herşeye ve ona rağmen.
Derken birden bir çığlık koptu bıraktığım yerden! Dinmez durudurulmaz bir isyan sesi ve görev yine onu bekliyordu. Ve bir asker gibi bir kendi gibi yumruğunu vurdu masaya ve o masa belkide asla toplamayacak şekilde dağıldı. Ama olamazdı bir kalp beş parça halinde atamazdı atmamalıydı zaten. Hayır bütün o yorgunluğun üstüne herşeye kaldığı yerden devam etmeye başlarken kalp durdu. Ama asker kalbini göğsünün içinden elleriyle çırkardı ve attı. Yeterliydi bir bayrak ve bir vatan onun için ve mevzisine doğru giden uzun yolu adımlamaya başladı tekrar yolu göz yaşlarıyla ıslatarak. Toz kalkmasın diye!
Sonra yapabileceğim tek şey nefesleri hissederek ve kalbim atmayarak görevimi icra etmemdi. Ve sonuçları dört başı mamur bir şekilde olmasa bile tamamlandı. Nefesleri hala hissediyordum hatta. Neşeli ve mutlu günler ufukta belirmişti. Hayatımın en mutlu gecelerinden biriydi o.nefret dolu olduğum kişiler kurumlar çatışmalarla başlayan bir geceye rağmen! Şeker pembesi günler geliyordu süzülerek gök yüzünden ....
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta