Sevgiyi Ararken Karşıma Çıktın-Hikaye

Menekşe Gülay
848

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Sevgiyi Ararken Karşıma Çıktın-Hikaye

Gök kubbe delinmişti sanki, aşırı yağan yağmur Dileğin iliklerine kadar ıslanmasına sebep olmuştu. Hergün işinden yarım saatlik yolu yürüyerek evine gelirdi. Sabahleyin annesi şemsiyesini alması için okadar ısrar etmişti ki.. Ama inatlığı tutmuştu.
-Yağmaz yağmur anne.
-Sen bilirsin ne yaparsan yap demişti sinirli bir şekilde.
Nekadar haklıydı annesi.
On dakikalık mesafesi vardı evine ulaşması için. Düşüncelerle yürüyordu.
-Üniversiteyi bitirdim. Harika bir işim de var. Kısmete bak karşıma sevebileceğim biri de çıkmadı derken, yanından hızla geçen araba
çamurlu suların başından aşağı geçmesine sebep oldu.
-Allah kahretsin yaaa. zaten iliklerime kadar ıslandım bu da neyin nesi.
Gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Sinirleri bozulmuştu. Adımlarını daha da sıklaştırdı.
-Oh çok şükür geldim eve diyerek dairenin ziline bastı. Kapı açılınca ikinci kata koşar adımlarla çıktı. Annesi kapı da bekliyordu.
-Hayrola kızım bu ne telaş.
-Çok ıslandım anne. Bu yetmemiş gibi arabanın teki de çamur banyosu yaptırdı bana.
-Ah kızım ben sana söyledim. Nerdee anne sözü dinleyecek kız.
-Tamam anne haklısın. Hemen banyoya giriyorum ben.
-Hadi öyle yap. Ben de yemeğini hazırlayayım. Baban geliyor yolda. Biraz sonra masaya birlikte otururuz.
Dilek banyodan çıkmış giyinmişti. Kapı çaldı. Babası gelmişti.
-Hoşgeldin babacığım nasılsın?
-İyiyim kızım kurt gibi açım.
-Ellerini yıkada gel Remzi. Masa hazır çorbaları koyuyorum.
-Tamam canım geliyorum.
Birlikte yemek yediler. Hergün diğer günün aynısıydı. Annesi babası televizyon izlerdi.
-Anne ben odamda kitap okuyacağım.
-Tamam kızım nasıl istersen.
Dileğin okuduğu kitap ilginçti. Birnevi kendini hipnoz ediyor ve düşüncelerinin içinde aniden kendini buluyordu. Uyanıkken rüya görür gibi duygularını hayal alemin de yaşıyordu. Bu da ona zevk veriyordu.
Yatağına uzandı gözlerini kapadı. Hayallerinde bir orman vardı. Çiçekler içinde kuş cıvıltılarıyla dolu bir âlem. Beyaz atlı prensini görmek istiyordu.,
-İşte karşıdan geliyor. Beyaz atın üzerinde nekadar da yakışıklı.
Genç adam Dileğin önünde durdu.
-Hadi canım gel seni arkama alayım.
Elini tutmasıyla kuş gibi arkasına atlayıp belini kollarıyla sıkı sıkı sardı. Birlikte dolaşıyorlardı.
-Ne harika bir duygu. Seni seviyorum Hakan.
-Ben de canım. İlerde nehrin orda biraz dinlenelim ne dersin.
-Tamam canım.
Nehir büyük bir coşkuyla akıyordu. Hertaraf yemyeşil sanki doğa, aşka davet ediyordu.
-Seninle çok mutluyum Hakan.
-Ben de canım. seni seviyorum.
Hakan Dileğin bacaklarına başını koymuş uzanmıştı. Dilek te sırtını bir ağaca yaslamış ve Hakanın saçlarını okşuyordu.
-Çok mutluyum harika bir duygu. Allahım bu duyguyu yaşamak ne güzel.
Düşüncelerinin arasında uykuya dalmıştı. Yüzünde mutluluğu simgeleyen bir gülücük vardı.
Sabah olmuştu. Aceleyle kahvaltısını yaptı.
-Anneciğim ben çıkıyorum.
-Allah işini rast getirsin kızım diyerek arkasından dualarla kızını yolcu etti.
İş yerinde öğlen olmuştu. Çoğu arkadaşı yemeğe çıkmıştı. Kendisiyle gelmesini istediyseler de Dileğin canı yemeğe çıkmak istemiyordu.
-Siz çıkın canım yemek yemek istemiyor demişti.
-Birbuçuk saat ne yapsam acaba. İnat gibi bugün de işim yok. En iyisi internetten bir erkek arkadaş bulayım. Herkesin bir arkadaşı var. Bense çok yalnızım. Ama ismi Hakan olmalı diye düşündü.
İnternette gezinirken Hakan diye birine merhaba diye mesaj yazdı.
-Merhaba nasılsınız?
-Teşekkürler. siz.
-Ben de iyiyim. Lütfen kendinizi tanıtırmısınız?
-İsmim Hakan. 30 yaşındayım. Makina mühendisiyim siz.
-Ben muhasebe servisinde şefim. İşletme okudum. Bu sene bitirdim üniversiteyi.
-Telinizi alabilir miyim.
-Ama sizi tanımıyorum.
-Ne önemi var ben vereyim siz arayın o zaman.
-Tamam oldu.
Heyecan doruktaydı. Şimdiye kadar böyle birşey yapmamıştı. Yaşadığı müddetçe yalnız derslerine ayırmıştı zamanını.
-Alo Hakan bey merhaba ben Dilek.
-Merhaba Dilek hanım. Sesiniz de çok güzelmiş.
-Teşekkürler. Sizin de öyle.
-Görebilir miyim sizi.
-Bu ne acele. Daha sizi tanımıyorum bile.
-Belli mi olur her yeni gün, birşeyler getirir insanlara.
-O zaman çalıştığım yerin yakınında bir pastane var oraya gelir misiniz?
-Tabi birbirimizi beğenmezsek birdaha görüşmeyiz.
-Peki tamam size iyi günler.
Heyecandan kıpkırmızı olmuştu.
-Bukadar çabuk olmamalıydı. Ama ağzım dilim bağlandı hayır diyemedim. Allah Allah bana neler oluyor. Elim ayağım titriyor. Yarım saat önce çıkayım bari. Eve geç gidemem annem merak eder.
Saat beşbuçuk olmuştu. Gidip saçımı başımı düzelteyim. Makyajımı tazeliyeyim diye düşündü.
Kendini güzel ve mutlu hissediyordu. Pastaneye doğru yürüyordu.
-Geldi mi acaba. Eğer yoksa sanki onunla buluşmaya meraklı bir kız olarak görecek beni.
-Evet biri var. Etrafına bakınıp duruyor. O mu acaba derken pastaneye girdi.
Oturan kalkıp Dileğin yanına geldi.
-İsminiz Dilek mi.
-Evet siz de Hakan bey olmalısınız.
-Evet. buyrun sizinle tanışmaktan mutluluk duydum. Düşündüğümden daha da güzelmişsiniz. Biraz acele ettim ama bugün Kırıkkaleye dönmem gerek. Bir iş için İstanbu'a geldim. Tesadüf internete girdim bakınırken sizin merhabanızla karşılaştım.
-Benim de işim azdı nette dolaşırken size rastladım. Tesadüf işte.. negüzel bazı tesadüfler mutlulukları peşi sıra sürükler.
Başladılar konuşmaya. Uzun boylu yakışıklıydı. Hoşlanılacak bir erkekti.
-Ben Kırıkkale'de askeri bir fabrikada makina mühendisi olarak çalışıyorum.
Anne ve babamla oturuyorum.
-Tek çocuksunuz o zaman ne tesadüf ben de öyle.
Yarım saat göz açıp kapayana kadar uçmuştu anlayamadan.
-Kalkmam gerek annem merak eder.
-Peki isterseniz telefonlaşırız. İstanbul'a geldiğim zamanlarda da görüşürüz. Ne dersiniz.
-Tabii neden olmasın. telefonumu vereyim size.
Ve ayrıldılar harika bir duygu diye düşünüyordu Dilek.
Akşam yemekten sonra yine odasına çekildi. İçinden hayallerine dalmak istemiyordu. Şimdi gerçek Hakan vardı. Onu düşünerek uykuya daldı.
Hergün Hkan'la konuşuyordu. İkisinin de mutlulukları seslerinden belli oluyordu.
-Seni seviyorum Dilek.
-Efendim.
-Sana aşık oldum ben. Ya sen?
-Ben de sen den hoşlanıyorum ama bilemiyorum. Telefonla konuşarak aşık olunur mu?
-Ama birbirimizi gördük.
-Tabii benim düşüncelerim farklı. Birlikte çıkmalıyız ve birbirimizi daha iyi tanımalıyız.
-Tamam o zaman haftasonu ordayım. Cumartesi seni pastaneden alacağım.
-Peki oldu.
Haftasonu gelmişti. Annesine olanları anlatmıştı. Hiçbirşeyini annesinden gizlemezdi.
-Kızım dikkat et. Seni uyarmama gerek yok. Sen akıllı bir kızsın.
-Tamam anneciğim. Sen merak etme. İki üç saat sonra evdeyim.
Harika bir gün geçirmişlerdi. Heybeli Adaya gitmişler. Ağaçların altında aşıklar gibi dolaşmışlar. Öğlende tepede kır restaurantında yemek yemişlerdi.
En acısı ayrılık saatleriydi. İkisi de üzgündü.
-Seninle evleneceğim Dilek. Seni seviyorum. Ankara da bir ev bakacağım ve orada seninle mutlu olacağım.
-Sen nerede olursan ol ben seninleyim demişti Dilek ve evin yolunu kalbinde ki anlam veremediği bir çarpıntıyla tutmuştu.
Eve geldiğinde annesine hararetle yaşadıklarını anlatıyordu.
-Tamam kızım ailecek gelsinler tanışalım.
Dilek mutluydu. Akşam yatağına yattığında hayallerinde ki Hakan'la konuşmalıyım diye düşündü.
İşte yine yeşilliklerin arasında yürüyordu. Ağaçlar, çiçekler ve kuşlar. harika bir manzara diye düşündü. Hakan da karşıdan yürüyerek geliyordu.
-Merhaba Hakan
-Merhaba Dilek
-Epeydir yoksun. Özledim seni.
-Ben biriyle tanıştım. Ve ona aşık oldum. Özür dilerim sen den. Çünki sen gerçek değilsin benim hayallerimde yaşattığım bir erkeksin.
-Ben de isterim keşke herşey gerçek olsaydı. Ama seni çok seviyorum canım. Peki madem ona aşık oldun hadi tut ellerime seni onun yaşadığı yere götüreyim. Yalnız gözünü kapa.
-Tamam kapadım.
-Hadi aç gözlerini.
-Açtım. Burası neresi. Kırıkkale..Nasıl bulacağım onu.
-Bak şurada bir postane var önce git oraya sor ben seni burada bekleyeceğim.
-Afedersiniz ben İstanbul dan geliyorum Hakan Çalışkanı tanıyormusunuz?
-Tabi tanıyoruz. ama size bilgi veremeyiz.
-Biz onunla evleneceğiz birbirimizi seviyoruz.
-Peki ozaman çalıştığı fabrikanın adresini vereyim.
Buraları bilmediği yerlerdi. Adresi alır almaz Hakanın yanına gitti.
-Ne oldu adresi verdiler mi.
-Evet.
-Hadi tut elimi gözünü kapa seni oraya götüreceğim.
-Açabilirsin gözünü.
Büyük bir askeri fabrikanın önündeydiler. İçeri girdi. Hakanı sordu. yetkili onun hasta olduğunu ve bugün işe gelmediğini söyledi.
-Lütfen bana anlatırmısınız nasıl biri biz evleneceğiz.
-Durun samimi bir arkadaşı var. Onu çağırayım.
Hemen haber yollandı arkadaşına.
Arkadaşı gelmişti. Birkere ondan bahsetmişti Dileğe.
-Merhaba Hakanı sormuşsunuz ama o rahatsız işe gelmedi.,
-Biz evleneceğiz onunla bilgi almak için geldim.
-Ama o evli ve bir de kızı var.
-Nasıl olur bana birşey söylemedi.
-Ben sizi biliyorum sizi gerçekten seviyor.
-Ben böyle bir sevgi istemem. Birdaha beni aramasın dedi ve çıktı oradan.
Ağlıyarak uyanmıştı. Koşarak annesi yanına geldi.
-Ne oldu kızım.
-Anne Hakan evli rüyam da gördüm.
-Aaaa olur mu rüya da inanılır mı.
Yarın ben Kırıkkale'ye gideceğim ve işin aslını öğreneceğim.
Dilek otobüse bindi Önce Ankara'ya sonra da oradan Kırıkkale otobüsüne bindi. İki saat sonra Kırıkkaledeydi. Önce postaneyi buldu. Aynı hayalinde yaşadığı gibiydi heryer, onun için yabancılık çekmedi. Postanede ki yetkili kişi bile aynıydı.
-Sizi geçen gün de gelip Hakanı sormuştunuz.
-Yalnışlık olmasın ben yeni geliyorum. Ve aynı şekilde adresi kadın tekrar veriyorum dedi.
-İlginç ben onları tanıyorum onlar beni.
İşte kocaman bir fabrikanın önündeydi. Yaşadıklarını ikinci kez yaşıyordu. Arkadaşı geldi ve evli olduğunu şu an hastane de olduğunu söyledi. Büyük üzüntüyle İstanbul otobüsüne bindi. Gözlerinde ki yaş sicim gibi akıyordu.
Ertesi gün Hakan telefonla onu aradı.
-Daha önceden geleceğini söyleseydin karşılardım seni.
-Seni affetmeyeceğim Hakan. Seni istemiyorum. Artık beni arama.
-Dilek yapma seni seviyorum ne istersen onu yapacağım ayrılacağım karımdan.
-Kesin kabul etmem kızın var. Artık beni unut dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Hayret ettiği olay hayallerinde yaşadığı olayları gerçekte de yaşamıştı. Bir sene sonra bir telefon geldi. Arayan arkadaşı Ahmetti. Hakan'ın kanser olduğunu ve öldüğünü söylüyordu. Sana bir mektup yazdı ölmeden önce postaya attım.
-Teşekkürler iyi günler deyip kapadı Dilek telefonu.
Üçgün sonra Hakan'ın kendisi için yazdığı mektubunu okuyordu. Mektupta kendisini affetmesini, ama seni çok sevdim Dilek diye bitiriyordu mektubunu.
Sevgiyi araken gerçekten aşık olmuş ve sevmişti. Belki de ömrünce unutamayacaktı. Unuttuğunu sansa bile kalbinin bir köşesinde Hakan hep yaşayacaktı.

son

Menekşe Gülay
Kayıt Tarihi : 19.5.2007 21:22:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Necati Ocakcı
    Necati Ocakcı

    DUYGULANDIRDIN BENİ.
    ÇOK TEŞEKKÜRLER PAYLAŞIMIN VE
    BU GÜZEL GERÇEK HİKAYE İÇİN.
    SELÂM VE SAYGILARIMLA ,
    MUHABBET DUYGULARIMI ARZEDERİM.
    BU GÜZEL ESERİNE BENDEN
    10 PUAN TAM PUAN.
    NECATİ OCAKCI
    ANTALYA

    Cevap Yaz
  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    çok güzeldi yaaa...
    helal be can...

    Cevap Yaz
  • İshak Özlü
    İshak Özlü

    Şairliğinizin tartışmasız olduğu gibi yazarlığınızın da büyük beğeni toplayacağını belirtmek isterim.
    Türkçe çok güzel kullanılmış.imla kurallarına verilen önem,cümlelerin muntazam kurulması,duyguların aktarılışı.Severek okudum.Bu yönde neden bir kitabınız olmasın.Başarılı olacağına eminim.Kutluyor ve selam saygılarımı bırakıyorum.

    Cevap Yaz
  • Yağmur Toprak
    Yağmur Toprak

    Menekşecim .. anlatamam içimdekileri şu an, sulu gözün biriyim zaten :((
    Kalemine sağlık canım .. sevgiler :))

    Cevap Yaz
  • Murat Hakan Anday
    Murat Hakan Anday

    Bütün akılların birleşip Menekşe Gülay'ın
    kullandığı bir bağlacın derinliğine erişemeyeceklerini bilerek bütün kalemleri toplasam ve çok bilmişliği, artristik kelimeleri hizmetine sunsam diyorum...Menekşe Gülay Şimdi aklım sarsılıyor , düşüncelerim susmakta, sana ve senin kullandığın küçük bir virgülü bile fikrinin bağrına basıyor ve bastıkça parçalanıyor, dahada küçük parçalara ayrılıyor dünyanın atomları.
    Şimdi sadece sen olsaydın, ve bizde sadece sussaydık. Konu sıkıntısı çeken dar beyinlerin sana koştuğunu görseydik, bilimlerini sanatınla kıyaslayanların susup seni dinlediklerini görebilseydik.Şimdi hikayeni okusalardı, dili tutulurdu dünyanın, eli ayağı birbirine dolaşırdı denklemlerin, parabollerin…


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Menekşe Gülay