(Fasl-ı Muhabbet şiiri)
Gönüllerde yer alan günler hep beklenirken
Tatlı söz için dili, büke büke gelmeli.
Sevgi taşıyan yele sevgiler eklenirken
Aşk deryasına sevgi döke döke gelmeli.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiiriniz manalı ve akıcı Mustafa bey kardeşim lakin kitap ve sünnetle bağdaşmayan bir iki hususa temas etmeden geçemeyeceğim şöyle ki;
1) Aşk, tabiri kitap ve sünnette geçmeyen sonradan ihdas edilmiş bir tabirdir. Kitap ve sünnette vasat , meşru ve fıtri sevgi olan muhabbet tabiri geçer. Aşkın manası ise, sevgide haddi aşıp sınır tanımamak demektir ki bu Allah'ın kitabi kıstaslarına muhaliftir.
2) "EL-HUBBU LİLLAH VEL-BUĞZU FİLLAH- SEVGİ VE BUĞUZ ALLAH İÇİN OLMALIDIR-" Kaide- kudsiyesince ki, bu Fetih suresinin ahirinde geçen"ONLARA KENDİ ARALARINDA BİRBİRLERİNE KARŞI MERHAMETLİDİRLER AMA DÜŞMANA KARŞI PEK ŞİDDETLİDİRLER." tarzında geçer. Sevgimiz Mü'minlere yani Allah-cc-ın dostlarına karşı olmalıdır. Bunu hak etmiyen Allah ve din düşmanlarına ise gereken tavır gösterilmelidir.
3)Resulullah-sav- her daima ve her kese tebessüm etmezdi. Kişi eğer tebessüme layık davranışlar sergilerse ona tebessüm eder ama gazabı hak edecek tavırlar sergilerse ki- bunlara hukukullah'ın ve hukuku ibadullahın ihlal edilmesi gibi şeylerdir- karşı son derece sert davranır onları acayip azarlardı.
4) "Kalp kırmayla kabeyi yıkmak kıyas edilmiş" diyorsunuz ama biz şu ana kadar böyle bir sahih hadis görmedik. Bu hadisin hangi kaynakta geçtiğini de belirtirseniz memnun oluruz.
5) Hoşgörü ancak hoş davranışlar sergileyen ya da bunları öğrenmek azminde olanlara gösterilir. Bilerek na-hoşluklar sergileyen yani Allah'ın kitabına muhalif tavırlar ortaya koyanlara karşı hoş görü gösterilmez. Çünkü böyle kişilere ne Allah-cc- ne de onun resulü hoşgörülü davranmamışlardır.
6)Rahmet ve şefaate kimlerin layık kimlerin de layık olmadıklarını en doğru şekilde açıklayan Kur'andaki bu mevzuyla alakalı ayetlerdir. Bu ayetlerin manasına muhalif olarak ihdas edilmiş bir sürü uydurma rivayet vardır ki bunlara asla iltifat edilmemelidir.
7)"" BELİ" tabirinin geçtiği ve "ELEST BEZMİ" diye tarif edilen olayın gerçek manası A'RAF suresinin 172. ayetinde münderiçtir ve piyasada anlatılanları yalanlamaktadır. Lütfen oraya bakınız!
8) Allah'ın her kulu Allah için sevilmez kardeşim. Allah'ın dostlarım dediği Müslüman, Mü'min, Muttaki, Muhlis, Muhsin, Muslih ve müstakim kulları sevilir. Zira rabbimiz bize bunları dost edinip bunları sevmemizi salık veriyor. Diğer kullarını yani fasık, facir, kafir ve münafık kullarını ise sevmemizi yasaklıyor.
Hayırlı çalışmalar.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta