Yarama dokundun öğretmenim. Bak, kanıyor şimdi.. Anlat diyorsun… Ben annemi sana nasıl anlatırım? Anneler anlatılır mı? Gün gelecek; bu satırlar siz öğretmenlerin el kitabı, yetişme çağındaki çocukların yaşam hikâyesi, genç anne – babaların rehberi, yaşlıların ise gözyaşı şişesi, gerçek yaşam takviminden koparılmış birer yaprak olarak kalacak…
Şuan ise benim sığınma evim… Sevecen bir baba kucağı, çocuğunun her isteğini gözlerinden okuyan, sıkıntısını davranışlarından anlayan, dost, anlayışlı, arkadaş, ılımlı, hoşgörülü, özveri abidesi bir anne limanım…
Anne limanım diyorum… Çünkü onların yüce duygularının saklandığı, beslendiği, hazır bekletildiği yeri, en güzel anlatan kelime o, benim için. Bilirsiniz işte; sefere çıkacak olan her kaptanın, gemisinin her türlü ihtiyaç hazırlığını yaptığı o limandır. Düşünmeden, kuşku duymadan, korkmadan gemisinin demirini atıp, güven içinde bıraktığı yer, yine o limandır.
Gemileri tüm tehlikelerden, fırtınadan, tufandan, borandan koruyan yine o limandır. Sevgililerin el sallayıp vedalaşarak ayrıldığı, hasret duvarlarını aralarına örüp, ayrılık gözyaşlarını akıttıkları yer, buluşan sevgililerin kavuşma sevinciyle, özlem giderip mutluluk gözyaşlarını paylaştıkları, kalplerinin pır pır atıp, tansiyonları yükseltip, azaltan yer de, o limandır…
Hele yabancılık duyulan, yalnızlık duyulan, korunma ihtiyacı duyulduğu anlarda kaptanların bile güvenle sığındığı, gemisini bıraktığı, dönünce de bıraktığı anki sağlamlığı ile gemisini, iç huzuru ile geri teslim aldığı yer yine o korunaklı sahil değil midir?
Bir yerde anneler de, o sahil görevini görmezler mi? Sevginin otağı anneler… Rahmetin kaynağı anneler. Yüce duyguların abidesi o kutsal insanlar. Anneler… Benim annem de onlardan biriydi. Ve ben onu, çocuk yaşta kaybettim.
1958 yılının Kasım 16’da… 12 yaşında bir çocuktum o sıralar… Bir buçuk yaşlarındaki iki küçük yeğenlerimi bakmaktan, doyasıya ağlayamadım başucunda… Tabutu eller üstünde evimizden ayrılır-ken bile gözyaşlarımı içime akıttım. Açıkça ağlayamadım. Onlar korkmasın, (Yeğenlerim) onlar ağla-masın diye… Bir de “ Erkekler ağlamaz…”sözüne uymak için ağlamadım. Yaşlarımı içime, acımı yüreğime gömdüm. Amma, ben de candım. Benim de seven ve yanan bir kalbim vardı. Ana acısına nasıl dayanılırdı?
Cenaze gitti. Gömülüp dönüldü… İnsanlar bir bir evlerine dağıldılar. Kucağımda baktığım iki yeğenimi annelerine teslim ettim. Sonra… Sonra annemin öldüğü odanın kapısının arkasına gizlenip, orada dayalı duran süpürgeyi alıp, süpürgeye sarılarak sessizce ağlamaya başladım. Serde erkeklik vardı ya… Gözyaşlarım seller gibi akmaya başladı. Sanki yüreğimin içindeki yanardağ patlamış, gözyaşlarıma karışan yüreğimin acısı, yangınım o yanardağın lavları gibi akıyordu. Beni o şekilde yakaladılar. Erkekliğe leke getirmiştim… Büyük bir suç işlemiş gibi utandım. Erkekler ağlamazdı. Değil mi ya? Öyle demişti büyüklerim. Ben de, 12 yaşında bir erkektim. Ağlamamalıydım… Ama o acı karşısında, erkeklik sökmedi anne… Erkeklik dayanamadı. Gözyaşı oldu. Beni öyle yakalayanlar, daha büyük bir yasla ağlamaya, feryada başladılar. Olan oldu… Ben de onlara uydum. Feryatlarımla o yas edenlere katıldım. Ahhh be anne, ne zormuş küçük yaşta erkek olmak… Rahatlayıverdim birdenbire.
Yıllar geçti aradan anne… Geçti yıllar. Sen gittin ve dönmedin. Bense her sabah senin yokluğunda yaşlı gözlerle dönmeni bekledim. Amma sen, yine de gelmedin, gelmedin be anne… 1958 – 2008’e gelmişiz. Tam elli yıl girmiş aramıza… Ben hala, öldüğün günü kabul edemedim anne… Bir gün geleceğini umut ederek bekledim. Öldüğüne inanmadım ki anne… Kabul edemedim. Sana yakıştırama-dım. Evet, canım annem ben hala seni bekliyorum. Fakat artık hiç dönmeyeceğini biliyorum anne…
Biliyorum ki, gelmeyeceksin. Biliyorum ki, ben geleceğim senin yanına… Az kaldı sayılır. Az daha… Az daha. Fakat elimde değil. Kabul edemiyorum… Ölümünü kabul edemiyorum. Seven kalpler ölür mü anne? Anladım ki gidenler gelmiyor, sen de gelmeyeceksin… Hiç değilse, beni yanına alsana anne. Parmaklarını saçlarıma sokup, başımı bir kez daha, son kez daha okşar mısın anne? Son kez olsun, okşamaz mısın anne?
Kayıt Tarihi : 21.9.2008 03:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Suat Tutak](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/21/sevgin-ozel-ogretmenim-ozelim-kendi-denemelerim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!