Bıraktığın gibi sıcacık her şey, soğumadı bıraktığın bu sevdanın ateşi, sönmeyecek güzel gözlüm. Aniden oldu her şey, aniden gittin sevgili, her şeyi ardında bıraktın. Yazık oldu hayallerimize, yazık oldu gençliğimize, dolup dolup boşalan gözlerimize, yazık oldu bebeğim. Oysa çok ağladım gitme diye, çok yalvardım. Nedense silip atmıştın yüreğinden, gözlerinden. Halen canım yanıyor biliyor musun? Halen gözlerim seni arıyor, dudaklarım seni söylüyor, yine arkadaşlarım seni soruyor, gecelerim seni arıyor, rüyalarım yine seninle sabahı buluyor.
Ne diyelim kader mi? Oldu mu biz, olmadı mı kader mi diyeceğiz? Seninle yaşadıklarımızı düşünmeye zamanın kalıyor mu? Sende hatırlayıp duygulanıyor musun? Eminim ki her seven aynı düşünür. Aynı duyguyu yaşar. Her şeyi yavaş yavaş yoluna koyuyorum. Sen yoksun, ama senin istediğin gibi yaşıyorum. Hayatımda yapmam dediğim şeyleri sende yaptım. Prensiplerimi yok saydım. Pişman değilim. Son zamanlarda hep okuyorum. Aşk ta taviz verilmemeli, yoksa aşk aşklıktan çıkıyor deniliyor. Biz çok verdik sevgili, çok çabuk harcadık, bitirdik, tükettik. Artık şunu da biliyorum ki, gelmek istesen de, pişman olsanda inadına kurban gidecek bu hayalim. Ben çok değiştim, artık ağlamıyorum, üzülmüyorum, yokluğuna isyan etmiyorum. Hiçbir şeye sinirlenmiyorum artık. Senin koyduğun kuralları uyguluyorum yine, fakat seni anmıyorum, eve gidip başımı yastığa koyduğumda seni düşünmüyorum.
Geçen gün gazetede bir aşk hikâyesini okudum. Severek ayrılmak zorunda kalan iki amca çocukları, aile arasında problem olur diye saklamışlar aşklarını, ikisi de başka biriyle evlenmişler ve 58 yıl hiç görüşmemişler. Kader onları huzur evinde buluşturmuş, sarılmışlar bir birlerine, ağlamışlar, hasret giderip eski günleri yâd etmişler. Bir birlerine olan aşkları yeniden alevlenmiş. Evlenmişler ve demişler ki eğer gerçekten sevip seviliyorsanız hep sevdiğinizin döneceğini bekleyin. Zaten ne olursa olsun o sevgi tükenmeden yaşıyormuş yeter ki yaşatmasını bilin! Böyle bir şans verilse idi huzur evi benim içi cennet olurdu heralde, zaten adı üstünde huzur evi, belki huzuru orada yakalardık. Belki hiç ayrılmazdık. Eğer gerçekten senin sevgin devam ediyorsa bu hayali kurmak için açmamak üzere gözlerimi yumarım.
Bugün Cuma, izin günlerimi bitirdiği daha önceki mektuplarımda belirtmiştim. Çarşamba dâhil, Perşembe Cuma günlerini, kendime özel tatil günü olarak belirledim. Çünkü Çarşamba günleri sana gelmek için büyük heyecanla hazırlık günümdür. Otobüs firmasından yerimi ayırıp, Perşembe sabahı erken saatlerde, terminal çay ocağından sıcak çayımı yudumlarken 05.00 otobüsünün gelmesini beklerim. Binememek koymuyor ama kavuşamayacağımı bilmek yıkıyor beni, çünkü beni bekleyen yok. Otobüsün arkasından el sallarım. Gelsem de göremem, görsem de yaklaşamam. Zaten yüzüme bakmazsın. Değil mi? Otobüsün dönüşünü beklememe bile gerek kalmıyor zaten senden ayrılıp gelmeyi hiç sevememiştim. Böylelikle seninle geçirdiğim anların sadece sana gelişimi kutlayabilirim. Eve geldiğim de biriktirdiğim biletlere bakarım. Yanlış anlama seni anmıyorum, sana ağlamıyorum. Sadece yolculuğu çok sevdiğim için biletlere bakıp hasret gideriyorum. Gülme ama yine kendimi kandırıyorum değil mi? Varsın sen öyle bil.
Ben seni çok sevmiştim sevgili, resimlerini saklıyorum ve bakmaya içim dayanmıyor. Gönderdiğin kitapları defalarca okudum, sana özetini çıkarabilirim. Hatta bir yerde ‘’ beklemek ibadettir’’ diye yazan yeri kalemle işaretlemişsin. Sayfa 377 deki, hatırlarsın belki. Karalamaların nedenini şimdi çok iyi anlıyorum. Şimdi sen benden çok uzaktasın. Hayatında biri var. Bilmiyorum ama dilime de yakışmıyor bu söylediğim. Yaptıklarından onur duyuyor musun? Mutlu musun bu gidişinle? Beni unuttuğunu sanıp gurur duyuyor musun? Ben elimden gelenin daha fazlasın yaptım. Gözyaşlarım dindi, acılarımın üstü gittikçe kapanıyor, yorgunluğumu neredeyse attım. Kendime sözüm vardı tuttum. Sevgime sahip çıkıyorum, kendime iyi bakıyorum. Aç susuz kalmıyorum en azından.
Senden sadece iyi olmanı istiyorum. Havalar soğuk sıkı giyin, sağlığına dikkat et. Şunu da hatırlamanı istiyorum. Ardında bıraktığın çok şey var. Seni sevmenin bedeli ölüm ise, ona da razıyım. Ömrün boyunca mutluluk diliyorum. Hayatımda ve gönlümde özel bir yerin var ve hep orada kalacaksın. Anlayacağın yüreğimin bir köşesinde hep var olacaksın, yaşayacaksın. Seni asla unutmayacağım. Bu sevgim tükenmeyecek. Sevgimle kal meleğim.
Erdal BaburKayıt Tarihi : 9.12.2006 22:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Erdal Babur](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/09/sevgiliye-verilemeyecek-mektup-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!