öyle uzak durma, yaklaş şöyle
diz çöktür yalnızlığıma
yay ger vur şakağından sensiz yetim kalan geceleri
zehrini suratıma kusan
yusufçuk kanatlı sivrisinekleri
gel, durmak bilmeksizin, sevginle
sonsuzluğa, yaratana açılan kapılardan gel
melekler karşılasın gül yüzündeki gülümseyişi
baharlara kucak açsın çiçekler
bakilik pınarından binlerce yudum içsin gönüller
öyle uzak durma, yaklaş hele
kozasından çıkmamış kelebeğim
bilir misin ki
ben kaç asrı yükledim şu çökmüş omuzlarıma
kaç kansızın, soysuzun oyununda harcandım
kaç çıplak, yüzsüz gecede vuruldum
kaç göç kervanında ölüme kapandı da bu yüreğim
yine de sevdim seni
gözyaşlarımla ıslattığım hayalinde
bilir misin ki
terk edilmiş bir adaya döndü sensiz dünyam
akbaba bakışlı, sevimsiz suratlarda
gurbetin aşkı kurşunlayan kör aydınlığı
kahin edasıyla fısıldadıkça karanlığı
zehir zemberek günler düştü
gönlümün acılar kulesinden, yalnızdım
hasretin şarkısını yaşadım gam telinden
kırıldım dağıldım kanadım derinden
ama yine de sevdim seni
ve yıkılmamaya yeminli yürüdüm sana, sensiz yollardan
şimdi sana bir adım, bir soluk kala
yaklaş hele şöyle, uzak durma
vurgunları vuralım vurgunlarla
vurulmak görsün
bir günlük aşkların çalıntı kimlikleri
sevgi, sadakat nedir bilsin
yol çizgileriyle aşka hudut çizen
yirmi birinci yüzyılın AŞK SEFİLLERİ
Kayıt Tarihi : 4.4.2007 10:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!