…………… Saatleri asla umursamadığımız akşam üzerinde kısa soluklu bir molaya yönelişinin gereksinimiydi belki kalkışın, kalkmak üzere oluşun… Uzun mesafeli yemeklerin yanına eğer eklenmişse bir kaç kadehte, zorunlusun birikenleri dengelemeye bir sigara içimi aralığında da olsa… Yüreğim ürperdi kalkarken ve dökülüverdi sen Kaybolma Emi derken aynı anda bendeki Geri Gelirsin Dimi.? Gelişine türküler yakacağımı bilen sen, kaybolamayacağımı biliyorken hüzünler dökmekteydi yine gözlerin, saniyeler molasında ve dayanamıyordu yüreklerimiz yanyana iken bile gözlerimizin ayrılmasına. Kaybolamam, geri dönüşlerine yazılmışım ben…
……………En çok ilk buluşma anında soluğunu hissederim görünmeden sen, sonra her adımın bitmek bilmeyen saatler gibi gelir zaman geçmez durmuştur o an, soluğum kesilirken ne zaman yanımda olacaksın diye sabit bir tablo olursun gözlerimin önünde, renkten renge dönüşen kır çiçeklerinin davetkarlığında yüreğime konmanı beklerim kelebekliğinde… Ve orada konuklanıp kanatlarının ahengiyle, benimse ev sahipliğimin hiç bitmemesini isterim, bir çiçeğin, bir kelebeğin, bir sevda masalının umarsız dinginliğinde… Mevsimler değişir, yüreğim yangın yerinin kızıl alevlerindeki renk değiştiren atmosfer tabakalarına bürünür, attığın her adımın çıkardığı ses ve tınısındaki mızıkayı çalar, yanan alevlerin hışırtısında… Yol titriyorken adımlarında, içimdeki depremler insan girmemiş, keşfedilmemiş, güneş görmemiş ormanların iliklerinde hissedilir ve yol olur balta girmemiş ormanlarda…
…………… Ve bir kez daha tutsaklığım pekişir seni görmediğim anlarda yüreğine doğru yolculuğum başlar ay yüzünü gösterdiği gecelerde ve saklandığında ise ay körebe oynar, yine bulurum yolumu yüreğine yapacağım içsel yolculukta ve yolumu kaybetmeden, isabet kaydederek sana yolculuğumda… Hiç yolumu kaybetmedim ki sana gelişlerim de, ışığa, güneşe, aya ve aydınlatacak bir nesneye gereksinimim olmadı ki gözlerinin ışıltısı oldu rehberim, kılavuzum ve öyle aydınlandım, kutsandım ki bilmediğim yollardan sevdiğim yüreğine uzanan yollardan sana gelirken… Yolum aydınlanırdı geceye düşen zamanların kör karanlığında ve bir çift sevgi dolu gözlerin düşerken ve gitmiyorken silueti yollar boyunca, ışıl ışıl, sevgi dolu ve aşk kokan, beyaz çizgileri çizildiği anda silinen karayollarına emsal olurdu, bakışlarındaki aydınlık ve hiç gitmezdi izlerindeki bakışın sihirli yansıması yollarımdan… Birisi, birilerinin gözbebeğindeki yansımalardan bozkır kente yol almış, ama kimmiş bilinmezmiş derlermiş tozu dumana katarak ve hasretine yaklaştıkça yanan yüreğimin ardında bıraktığı küllerden, izlerden, gözlerinin yollara yansıyan, çıkmayan, izi kalan o sevilmesi kutsal olan kadından diye… Ve o adam, o sevilesi kutsal kadına tapıyor, buluşmalarında yeryüzünün coğrafi şekilleri bile bu sevdaya yansıyıp şekil, kabuk, katman değiştiriyor sevdalarının masumluğunda diye…
…………… Tramplenin en üstünden ilk kez atlayacak olan yüzücünün bedeninde dalga dalga yayılan, kor ateşlerle yüreğinde hissettiği yükselen adrenalini yaşatırsın bana göründüğün an ve geçen zamanların görünmüşlüğünde… Dairesel hareketler içinde boşlukta asılı bir yumakve çile gibi kalırım, usta bir örgücü kadının milleriyle tığlarıyla ilmik ilmik örmesini beklerim-ki sus olan, pus olan, lal olan dilim açılsın, soluklanayım, son parandemi atıp serin sularında sana kavuşayım, sarılayım, kulaçlarımızı birleştirelim, yine ve yeniden dünyadan, yaşamdan kopmanın bir kez daha anılarını oluşturmak için… Her gelişimde sana, her yaklaşmanda adımlarının sesi gelirken ressamın yeni çizmeye başladığı bir tablo olurdun, bense merakla izlerdim her fırçanın izleyeceği yolu ve kaybolma diye kırpmazdım gözlerimi… Ta ki sen Kaybolma Emi dediğinde bende sana Geri Gelirsin Dimi diyene kadar…
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Geride kalanlar bugüne taşınacak güzellikteyse..... Değerince yaşanmış demektir... Tüketilmeden.... Güzel bir mektuptu....
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta