Sevgiliye Mektuplar
Her akşam aynı terane, pencereden yolunu gözlüyorum erkeğimin. Evlerin ışıkları birer birer sönmeye başladı, ben hâlâ özlemle aşkımı bekliyorum. Daha evliliğimizin nekahat dönemindeyiz, üç günlük balayından sonra cicim günleri bitmiş, gündüz iş toplantıları, akşam yemekli toplantılar, aşkım bu gün geç geleceğim laflarına alıştım artık.
Bir gün de erken gelir mi? diye beklediğim her gece yalnızlığımı çekilmez bir dayanılmazlığa doğru sürüklüyor, televizyon başında izlediğim diziler, ardından okuduğum “İhanetin Reçetesi” adlı roman derken, gecenin bitimine doğru çalan kapı ziliyle açtığım kapıdan ayakta durmaya mecali olmayan, kör kütük bir adam, üzerini bile çıkarmadan bir külçe gibi kendini yatağa atmasıyla çıkardığı bozuk kamyon homurtusu, evlilik buysa ben oynamıyorum artık dedirtmeye başladı beni.
Sabah yataktan kalkıp, bahçede aşçımız, Ayşe’nin titizlikle hazırladığı kahvaltı masasındaki sürahiden bir bardak taze sıkılmış portakal suyu doldurup, havuz başına doğru giderken esen sabah meltemi, paristen aldığım ipek sabahlığımı uçuruyor, içimi serin bir hava kaplıyor, sabaha kadar uyuyamadığım horlama sesinden başım zonkluyor, uykusuz göz kapaklarımı zor açık tutmaya çalışıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta