Merhaba aşkım,
Seninle haşır neşir değiliz son günlerde farkındayım, farkındasın…Sensiz rahatım. Dertsizim. Mutluyum. Umutluyum. Sensiz ,sen hariç tüm duyguların olumlularıyla birlikteliğim. O kadar nesnel bakışlarım var ki, görsen inanmazsın. At gözlüğüyle bir noktaya nazar yok artık. Yok artık odaklanma . O kadar özgürüm ki… Sensiz.
İhanetinin olasılığının hesabı, öldürürdü beni. Beni öldürürdü, sana ihanet edecek oluşum. Adımı bu yüzden namusluya çıkarmıştım. Benimle seviştiğini bilenlerin sana namussuz demelerine aldırmaksızın. O kadar çelişkisizim ki…Sensiz.
Paralel doğrular gibiydik. Kesişmesi imkânsız. Her noktamız arasında doksan derecelik açı mevcuttu. Kimseler bilmezdi kesiştiğimizi, göz göze, dokunamasak da birbirimize kesişirdik doyumsuz…Duydun mu, matematik dehaları kabullenmiş, “paralel doğrular sonsuzda kesişirler” demişler…ne dersin, yine kesişelim mi, sonsuzluk hissiyle…istemem. İnan istemem…seni sadeleştirdim kendimden…O kadar sadeyim ki…Sensiz.
Bilirsin kan veremezdim. Tahlil sonucunda “damarlarında kan sanılan sıvının, aşırı duygu ihtiva etmesi nedeniyle, numunesi alınan kişinin kan vermesi sakıncalıdır.” demişti doktorlar. Hem de rapor etmişlerdi. Geçenlerde bozuldu raporum. Kan verebiliyorum artık…O kadar duygulardan arınmışım ki…Sensiz.
Ve yine bilirsin, kalp çarpıntısına yakalanırdım. Yüzüm kızarırdı. Hafakanlar basardı. Elini avucumun içine aldığımda. Soluğum kesilirdi de, çekerdin elini, kurtarırdın beni…hep şüpheye düşmüşümdür, kurtardığın ben miydim, kendin mi? Gel ki şimdi hercaiyim. Nabzım normal. Yüz kızarıklığı yok, arsızım. O kadar sağlığım yerinde ki…Sensiz.
Şiirler yazardım. Bir bana anlamlı. Alınma bir bana anlamlı dediğime…Okuduğumda bir gün, çok gülmüştün, gamzelerini belli eder güzellikte tebessüm değildi, bir kahkaha, beni rencide eden. Bu yüzden bir bana anlamlı deyişim. Bilmezsin. Çok şiirler yazdırdın bana. Yazmıyorum artık, ne bir satır, ne de sayfalar dolusu. O kadar şiirsizim ki…Sensiz.
Kibrit kutusuydu, posta kutumuz. E-posta yoktu zamanımızda… Kibrit kutusunun içine kor, eşiğinizden fırlatırdım. Alırdın. Sonuna kalp çizmiş, içine baş harflerimizi işlemiş miyim diye bakardın hemen. Bunu görmezdim. Hissederdim. Okuduğunu belli etmek demekti, odanın ışığını ardı arda yakıp söndürmen…çala kalem yazmak mı? Asla. Onlarca yazılıp, yırtılanların ilkiydi her defasında, kibrit kutusuna iliştirdiğim. Çok hoşuna giderdi. Söylemezdin. Hissederdim. O kadar hissizim ki…Sensiz.
Kimse bizi ayıramaz diyenlerdi, ayrılanların çoğu. Ayrıldık, ayıramazlar bizi diye diye. Vuslata ermek, öldürecekti belki de aşkını. Öldürecektik belki de birbirimizi. Birbirimizi görecektik, tüm çıplaklığımızla. Tüm çıplaklığımızla, tiksinecektik hayattan. Hayattan tiksinecektik, birbirimizden tiksindiğimiz ölçüde. Ayrıldık, bizi ayıramazlar diye diye. Olsun. Aşkımsın, aşkım. Yine de o kadar aşksızım ki. Sensiz.
Yine düştüm yollara, sensizliğin methiyesiyle; vardım trajedisine…hayatın komedisini yaşarken. Bu kaçıncı yanılgı. Bu kaçıncı yol bilmezlik. Bu kaçıncı özgürlükten esarete düşüş.
Sensizim, dertsizim. Dünyam kalabalık. “Benim dünyam iki kişilik, bir üçüncüye yer yok” yakılıp, atılan şiir defterlerinde kaldı. Seninleyken koca dünyanın nüfusu iki kişiydi. Artık dünya nüfusunun on milyara yaklaştığının farkındayım. Duyuyor musun beni, aşkım? Çevrem genişledi, “bey” diye hitap ediyorlar, insanlığımın farkındayım. Beni anlıyor musun aşkım? Sensizlikle iki kişilik dünyadan, on milyara yaklaşan dünyaya terfi ettim. Etrafım dolu insan, o kadar kalabalık ki….
Ve ben o kadar yalnızım ki…Sensiz…
Taş İskeleKayıt Tarihi : 13.1.2023 12:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tercih edilen yalnızlığında, Aşk bineğinde, Varacağın yer, Hatırında mı hercai?
TÜM YORUMLAR (1)