Sevgiliye Mektup Şiiri - Zagros Cetinkaya

Zagros Cetinkaya
45

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sevgiliye Mektup

Bir manzarada kaybolmak ise gözlerin
Uçurum kenarında bir cambazım
Düşersem
Ziyanı yok sevgilim
Kalbimden hariç her yanım sağlam…

Bir sınama alanı ise aşk; sızısız hiçbir yanım yok. Ağrılar ile kandırılmayacak kadar şeffaf bir sadakatin kollarında buldum kendimi.

Temize çekilmiş aşk kağıtlarını da üşüdügüm soğuk kış gecelerinde yaktım; sana ulaşmak içindi baharım!

Sorgusuz kalmayacak ise hiçbir aşk tanrının yargısız günahınlarının toplamında kendimi mahkum edeceğim. Çıplak ayak ile dikenler üstünde koşmak ise sana varmak, kanamayan hiçbir yanım kalmadı sevgilim. Kirlerimden arınamayacak kadar ahmak, sevecek kadar şovalye…

Levhası pas tutmuş bir kasabanın çocuğuyum. Nüfusu boşluk, özneleri sayılmayan bir kasabada öğrettiler sevgiyi. Katıksız bir sevgi ne kadar işe yarar söylemediler, hayatın yıkıcılığında; denklem ne kadar dengede tutar seni, söylemediler.

Sadece sev dediler, katıksız, aldırış etmeden, çoğu zaman duygularını bilmeden sev, ama unutma; sevgiye gülümseyişlerini ver!

Sev dediler; hüzünlerini yırtık ceplerine koy, yol üstünde düşüreceksin hepsini…

Sev dediler; gidilen bir yolda bulacaksın tüm yok ettiklerini
sevdaları sev dediler bana, sev dediler!

Küçüklüğümde aşkın yasından bahsederlerdi, uzlaşılmaz, yıkıcı yanında var olan saklı gülümseyişlerden. Ufak parmaklarımla dünyaya koşarken bilinçsizdi acemi, çarpık bacaklarım. Düşme korkusu taşıyaraktan, canımın acıyacağını bilerekten tutunarak yürürdüm bir süre, hayatın bir serüven olduğunu koşmaya başladığımda anladım. Yaraların, kanayan dizlerimin acısını hissettiğimde öğrendim hüzünlerde gülümseyişi…

Sevemeyecek kadar küçük, sataşacak kadar kabadayı. Uzlaşamayacak kadar hırcındım sevgiyi tanımlarkene, hüzünlerden bahsederdim, gülüşleri unutup. Sonra sen geliyorsun aklıma, bir eşkıyanın sevdasını düşlerdim…

Mem û Zin’i, Ince Memed ile Hatce’nin bağlılıklarında yatan sadakati anlamaya gayret ederdi ürkek yüreğim. Bir tavşanın kalp atışında gizliydi kelimelerim. Söylesem bozulacak herşey, sorsam bitecek sanırdım bu oyun, kapalı bir kutu içinde yatan çocuk gülümseyişiydi kaçtığım…

Gurbeti öğrendim, sefillik çekmesini. Ayyaşlık etmeyi öğrendim, serseri gülüşlerimle can yakmayı, gönül hırsızlığı yapmayı. Hovardaydım aşkta, yargılanamayacak kadar asabi, duramayacak kadar hırçın! Bilinmez bir deryanın ufkunda seyre dalardım aşkı; karşımda yatan çocukluk gülümseyişlerimi bulurdum…

Sonrasında öğrendim kendimle uzlaşmayı, sonrasında öğrendim, gözlerimde yatan; masum çocukluğum, sevgilim…

Ve gidiyorum şimdi, sen beni hep böyle güzel (- hırçın okyanusların dinmeyen fırtınası olsam da, bir yanım çöllerde pınarları arıyor) anımsa…

Sayfalarca mektup bıraktım sana, dokunulmamış taze hayaller…

Şiirler yazdım her gece, acılarımı tazelememek için tekrardan okumadığım, öznelerini görmekten korktuğum, bağlaçlarında boğulduğum; okutmadım sana…

Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bırakmıştım sana, anlamadın…

Gözlerim/dey/di en güzel şiir, okuyamadığın…

Duruydu bir yanım, hırçınlıklarımı saymazsan, ama güzel hatırla beni!

Saçını okşadığımı! avuçlarımda terleyen ellerini! mutlu olduğun anları hatırla! alnından öptüğüm dakikaları, unutma sıcak nefesimi!

Sevmelere engel acılarım vardı! gözyaşlarımdan damıtıp kanayan her fiyakalı yarama tuz bastığım, hissetmediğin…

Ne zaman aşk kapım aralansa sen geldin sandım, ne zaman bir yaram olsa; sana bilenirdi tüm duygularım. Sevmekti gayem, korkmadan, aldırmadan, kurşun seslerini duymadan… Aldırmadın…

Parmak uçlarımda dünyaya koşan bir serseriyim şimdi, pervasızca dünyaya sataşıyorum. Tehlikeli şiirler okuyorum, kabadayı kesiliyor tüm aşklarım, haraç alıyorum sevgiden! Uslanmak bilmeyen sevdalar okyanusunda tek küreği elimde, diğerini; sana vardığım göllerde bıraktım, ziyanı yok sevgilim; bir kürek, bir yürek yeter okyanusa…

Zagros Cetinkaya
Kayıt Tarihi : 14.9.2011 16:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zagros Cetinkaya