Nasılsın Ey Sevgili?
Şimdi neredesin ve kimlerlesin bilmiyorum. Çünkü bunları sana yabancı bir geceden ve alışkın olmadığım bir karanlıkta yazıyorum. Gündüzleri seni düşünüyorum sanki caddelerde ve sokaklarda hep senle geziyorum sanki hep yanımdasın. Parka gidiyorum sen, çay bahçesine gidiyorum yine sen. Ben çay söylüyorum sense kahve. Ben içiyorum sen ise soğutuyorsun. Sana hayran kalıyorum o yeşil gözlerinin içine bakıyorum sanki dünyanın sırları gizli. Çözmeye çalışıyorum ama izin vermiyorsun. Dalıp gidiyorum sen aldırış bile etmiyorsun. Zor kurtarıyorum kendimi gözlerinin içinden. Ama yine de kendimi alamıyorum o yemyeşil gözlerinin içine bakmaktan. Sonra kalkıyoruz oradan. Bir anlık ayrılık yaşıyoruz. Eve geliyorum. Sen yanımda. Aklımda kafamın taa en derinliklerinde bana sesleniyorsun. 'Beni seviyormusun? ' diye. Bense ürkek bir kuş gibi sana utangaç bir cevap veriyorum. 'evet' zorlada olsa çıkıyor harfler dudaklarımın arasından. Sonra ben soruyorum sana. Sen heybetli bir dağ edasıyla cevaplıyorsun sorumu 'eveett' bu söz kafamın içinde yankılanıyor. Sabaha kadar uyutmuyor beni. Anlıyormusun beni şimdi ey sevgili. Seni öyle seviyorum ki. Sana duyduğum sevgiyi kelimelerle, harflerle anlatamıyorum. Yetmiyor. Bütün dilleri kullansam yine de yemez. Belki de bu kelimenin anlamını yitirmesini istemiyorum. Seni düşünüyorum. Ama nafile. Bunlar sadece benim hayalim. Gerçek olmasını sadece sana bağlı.Senle olmayı istiyorum. Tek dileğim bu Allah'tan. Kimbilir belki de kabul olur. Yağmur yağıyor bazen. Ben o yağmur damlalarında seni arıyorum. Seni soruyorum onlara. Işığın kırılıp ta içinden geçtiği o saf ve narin damlalara benzetiyorum seni. Tek bir ışık sanki oluyor renk cümbüşü. Sen sebep oluyorsun tüm bunlara. İnandıramıyorum kimseyi, delisin diyorlar. Ben deli değilim diyorum sadece LEYLA'SINI arayan bir mecnunum cevabını veriyorum. Sonra çöllere düşüyorum. Her gördüğüm seraba koşuyor tam bulmuşken kaybediyorum. Tıpkı sen gibi. Seni özlüyorum. Çölde yağmura hasret kum taneleri gibi. Ama aldırmıyorsun sen tüm bu olanlara. Bense seni aramaya devam ediyorum. Kum fırtınalarına yakalanıyor, bedeviler tarafından soyuluyor ama asla dönmüyorum. Çünkü artık rahatlıla söyleyebiliyorum SENİ ÇÖLDE BULUNAN KUM TANELERİ KADAR SEVİYORUM. Düşen her yağmur tanesi filizlenen her başak kadar seviyorum. Belki bunlar bile sevgimi anlatmaya yetmez. sevgime bir başlangıç koyuyorum ama asla sınır koymuyorum. Sen her ne kadar beni anlamasanda. Yine gecenin kalbini dinliyorum. Çoğu zaman yapyığım gibi. Seni soruyorum kayan yıldızlara. Cevap vermiyorlar.Seni soruyorum odamı aydınlatan ayışığına suskun bana bakıyor. En sonunda dayanamıyorum. Yüreğime soruyorum seni. Sessizce kulağıma fısıldıyor. Sen boşuna arama onu.Çünkü faydasız. O şimdi sana hem yakın hem uzak. Anlamıyorum hiç bir şey. Tekrar soruyorum nasıl? diye. Tekrar cevap veriyor bana. Sen onu düşündükçe o hep senle zaten. Ne zaman hüzünlendiğinde o da hüzünlenir. Sevindiğinde sevinir. Ağladığında ağlar. Üzüldüğünde üzülür. Bunlar yakın olduğu anlar. Uzak olduğu anları söylemiyor. Çünkü o da biliyor.Sensiz uzak kalmamamı istiyor. Çünkü o da seni seviyor. Sen ne dersen de ey sevgili. Bilmem anlatabiliyormuyum veya sen anlayabiliyormusun. Artık vazgeçiyorum seni aramaktan. Biliyorum artık sen benimle bende seninleyim. Sesini duymasam yüzünü görmesem bile varlığını hissedebiliyorum. Her yağmur yağışında sanki senle dışarda çocuklar gibi oynuyor ve ıslanıyoruz. Güllerin her açtığında sanki bana gülümsüyorsun. Ben sana dokunuyor ve kokluyorum. Senin dikenlerin bana engel oluyor birde benim tüylerim diken diken oluyor. İkiside bana batıyor ama biliyormusun hiç acıtmıyor. Çünkü artık ben sen olmuşum. Kalbim yorgun ben yorgun bitsin bu hasret. Bitsin bu rüya yada ben uyanayım ve gözlerimi açtığımda seni bulayım yanımda. Kokunu duyayım en güzel çağımda. Tekrar söylüyorum seni seviyorum kim ne derse desin. İlk ve son sevdiğim. İlk ve son sevdiğim.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.