Sevgiliye; Şiiri - Murat Gevrek

Murat Gevrek
418

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sevgiliye;

Karartı başladı
Çocuk sevinçlerimizin payına düşen suskunluk gene
Duvarlar, tel örgüler, barikatlar
Mayın tarlasındayız
— Kaktüs Çiçeğim
Ayaklarımız cam kesikleri içinde
Nükleer bir bombadan kaçırmaktayız yüreklerimizi
Duvarlar yetmez korumaya
Tel örgüler ve barikatlar
Susmak kendimizden saklanmaya yetmez…

Karartı başladı
Ve
Benim içimde ki çocuk
- Şimdi bir çığlığında
Ve
İsyanlar zordur
— Kaktüs Çiçeğim...
Senin içinde ki dövülmüş çocuk
Sokağından izmarit toplayan tinerciye uzatır ceplerinde ki son iki dal sigarasını
Benim ki mi? Taijin’in arka sokaklarında tütün kâğıdına kenevir tohumu sarıyor…
Ve Beyrut’ta ki bomba sesine irkilen gönlüm
Afrika’da ki çocuğun rüzgâr dediğinde parmaklarının ağırlığından kırılacak kadar ince bileklerini tutmaya çırpınır…
Oysa
Hiroşima’nın kumral çocuklarının mavi alevler sarmış bedenlerinden çıkan çığlık sesleri kulağını sağır eder…
Yarım asırdır…
Ve
Miladı belli olmayan bir öfke ekilmiş içime
Sessizliğimdeki yaban mersinleri’nin bile boğazlarına düğüm atmış olan ben!
Bilirsin çocukları neden sevmediğimi
Çünkü hak etmediler onlar…
Savaş meydanlarının barut ve uranyum kokuların artığı olmayı…
En azından ceset torbaları giymeliydi bedenleri
Ve
Kirpikleri durmalıydı yerinde
Sarılmalıydık onlara ağlamalıydık bedenlerini uğurlarken sonsuza…

Ve
Ben hep korktum çocuk olmaktan…

Karartı başladı
- Kaktüs Çiçeğim
Sirenler çalıyor
İçimde isyan
Ekim devrimi gibi, kızıl ve özgürlüğe çakıllı gözleri
İçimde isyan
Yangın
Ve hazırım
Ve hazırım gene
Ve hazırım gene de
Ne olursa olsun nedeni
Uçurtmalarını uçurmak için çıktığında içindeki çocuk sokağa
Kırıp ellerinde ki sevincin çıtlarını, hırpalamaya…
Sen oysa
Oysa biz…
Biz, bizden korkanlar kadar kokak olmalı mıyız?
Çünkü sen
Çıkarıp boynuna sardığın şalı verdiğinde kalın sesli inçe kirpikli kadınsı adama
Bende ceplerimde ki son paramı veriyordum Helsinki’de ki Flüt çalan sarışın çocuğa…

Oysa biz bir aşka mı yetemedik
Oysa biz, sen giden adama
Ben benden utanan kadına gelirken fazla…

Söyle Kaktüs Çiçeğim söyle
600’lerde
Kazablanka’dan bindirdi insanlık
Ellerini ve ayaklarını vurup prangalara adamları
- Zenci diye…
Bende mi o zenci köle misal içimde ki çocuğu yollayım sürgüne…
- Seni Sevdi diye…
Oysa içimde ki isyan bu kadar taze
Büyük, kararlı
Bir yanım marşlar söyler
Zafer çığlıklarında bir yanım
Söyle Kaktüs Çiçeğim söyle
Ben bu kez kendi yenmişken kendimi içimde
Giyinmişken kızıl üniformamı
Karartılar, siren içinde
Ve marşlar söyleyerek
Sıra senin savaşında ama birlikte…
Kaktüs çiçeğim birlikte…

Ve başladı karartı
Sirenler çalıyor, susma vakti mi?
Saklanalım mı bu seferde kendimizden
Bırak korkup bizden gidenler utansın
Yalnızlığa mahkûm edenler bu savaşta bizi
İhanet edenler, ihbarcılar, gammazcılar
Mayın tarlasına bizi itenler utansın
Bırak ne olur kapatma kapılarını bana
Ne olur bırak suskunluğunda hüznünde yanında olayım…

Karartılar, sirenler
Bombalar, ihanetler, mayınlar
Yakamaz canımı
Kapalı kapılarının vurman kadar önünde çaresizlik zincirine
Gönlümü, dilimi, elleri mi?
Unutma Kaktüs Çiçeğin
Komutanlar savaştan sonra hiçbir şeye yaramazlar…

Murat Gevrek
Kayıt Tarihi : 19.8.2007 18:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Gevrek