Sevdiğim;
Gece güneşim benim. Aşkım, mabedim. Bu mektubun bir imdat sireni olduğunu bilmeni istiyorum. Çok zor durumdayım. Sana ve sesine en çok muhtaç olduğumuz bir dönemi yaşıyoruz, aşkım ve ben. Gittiğinden bu yana zaten pamuk ipliğine bağlı yaşamım cehenneme dönüştü. Şefkatli, sevecen, yaşam iksiri ellerini arıyor ve değerini şimdi daha iyi anlıyorum. İçinde bulunduğum durumu ben bile kavrayamıyorum artık. Mantığım, düşünme sistemim iflas etmiş, dümensiz bir tekne gibi dalgalara kapılmış, yalpalayıp duruyorum. Batmaya razıyım, batamıyorum. Durmak istiyorum duramıyorum. Susmak istiyorum, susamıyorum. İnan ölmeyi bin kez isteyecek durumdayım. Seni ararken girdiğim bana yabancı diyarlarda battıkça aşkımızı da batırıyorum. Hiç kimseyi suçlayacak durumda değilim. Benim yeteneksizliğim, kararsızlığım, nane molla ruhum, öz güvensizliğim, güçsüzlüğüm bu duruma neden oldu. Aşkımız mutlu insanlara neşe kaynağı, eğlenilecek bir komedi haline getirildi. Tek umudum sensin meleğim. Adını duymam yeter bana. Adın ve sesin şimdiye hep rehberim oldu bize. Sana gel diyemem. Ne halde olduğumu ben bile bilmezken, senin de görmeni istemiyorum. Benim rehberim ol, pusulam ol, güneşim ol aydınlat beni, yaşam kaynağımsın, yaşama gücü ver bana. Sadece sesini ver yeter. Gerçek varlığını hissedeyim yeter bana. Aşkımızın soluğu, kalp atışları, yaşamı sana bağlı. Benimle birlikte aşkımızı da terk etmemişsen eğer, ses ver sevdiğim ses ver kurtaralım yaşasın.
Zeytin gözlüm, ceylanım bu mektupta özlemlerimi, sevgimin büyüklüğünü, arzularımı dile getirmedim, getirmeyeceğim. Bunları zaten biliyorsun. Hayatımın en zor anlarını yaşarken sana ne kadar muhtaç olduğumu anlatmaya çalıştım. Biliyorum öfkelisin veya nefret dolusun. Bu konuda ne diyebilirim ki. Haklısın demekten başka. Ben aşkı yaşayayım derken seni ihmal ettim. Daha doğrusu senin bana duyduğun sevgiyi küçümsedim, görmemezlikten geldim, güvenemedim. Şimdi kafamı duvarlara vursam ne fayda, yanıp tutuşuyorum. Aşkı mutlaklaştırdım, gereğinden fazla kutsadım. Aşkın aslının sevgi, muhatabının sevgili olduğunu, sevginin mutlak olması gerektiğini çok geç anladım. Sanırım sen de aynı hataları yaşadın. Yani sen kendi aşkını yaşadın, ben kendiminkini. Sen benim yaşadıklarımı bilmeden “gamsız” dedin, bense beni unuttuğunu kendine yeni bir dünya kurduğunu kabullendim, benden “göz hakkı” isteyene kadar. Ama senin durumun benimkinden farklı. Acıların sevgiyi değil aşkı mutlaklaştırdı sende ve sevgime inanmadın bu nedenle. Senin savaş dediğin aramızdaki soğukluğun en büyük nedeni de bu durum sanırım. Bu benim düşüncem, senin açından inşallah yanılıyorum. Ama benim açımdan durum bu utanarak kabulleniyorum. Şimdiye kadar, senin aşkına layık olamadığımı da itiraf ediyorum. Yaptığım hatalarla yarattığım yangınlar dışında, Senin bana duyduğun sevginin büyüklüğünü anlayamam, güvenememem en büyük hataydı.
Şimdi sana ilk kez yalvarıyorum sevgili. İş işten geçti deme lütfen. Ses ver. Aramızdaki “savaşa” rağmen bu güne gelen bu aşkın yaşamasından yanaysan eğer, ses ver yaşasın. Tekrar bütün kalbimle yalvarıyorum. İkimizin de yıpranmasına için için yanmasına neden olan bu “zemheri savaşa” son verelim. Elim eline muhtaç meleğim, yüreğim yüreğine muhtaç ve ben sana sırılsıklam muhtacım sevgili duy beni. Yalvarıyorum duy beni. Duy beni…
Seni kurumaya yüz tutmuş bir ağacın toprağını, suyunu, güneşini sevdiği kadar çok seviyorum sevgili. En kutsal değerlerimi sevdiğim kadar seviyorum. Hayatımın kadınını sevdiğim kadar, yüreğimin özlemi kadar, hasretim kadar, hüznüm, kederlerim, acılarım, arzularım, dualarım, aşkım kadar seviyorum. Seni taptaze, çiğ, saf ve doğal bir sevgiyle seviyorum, bütün kalbimle. Değerini bilerek, sana sonsuz güvenerek ve gerçek bir sevgiyle seviyorum her zaman olduğu gibi. Sevgine sonsuz inanarak, güvenerek, diz çökerek saygı duyuyor, senden özür diliyorum. Sevgime inanmanı ve güvenmeni umarak, tüm yüreğimle seni çok sevdiğimi tekrarlıyorum.
Sevgiyle kal sevgilim, aşk yoldaşım benim. A.e.o
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta