Sevgilim Ve İstanbul

Tülay Bilgi Kolbaşı
8

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sevgilim Ve İstanbul

Hep şiirlerde,şarkılarda
Dinledim İstanbul'u...
Düşlerde sevdim,o şehri
İstanbul,oğlumun adı gibi
Tanıdık,görmediğim şehir.
Bir de sen anlat
Bal renkli gözlüm,İstanbul'u
Martı çığlıklarını anlat
Çığırtkan satıcıları
Bir de sen anlat yakamozu
Çilingir sofralarını anlat
Kalmış mı köprü altında şairin
Balık ekmek yediği yerler?
Bir de sen anlat
Bal renkli gözlüm
Sevgilim...
İstanbul bizim kadar,sevgimiz
Kadar büyük mü?

Tülay Bilgi Kolbaşı
Kayıt Tarihi : 18.4.2006 19:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Atiş
    Mustafa Atiş

    Güzel bir İstanbul şiiri okudum. Yüreğinize sağlık. Yarışmada başarılar. Sevgiyle kalın. Mustafa ATİŞ

    Cevap Yaz
  • Kazım Beysülen
    Kazım Beysülen

    Bir İstanbul sevdalısı olarak ve sizlerin istanbul özlemine de İstanbul sevgisiyle bir şiir sever olarak katkı sunmak istedim. Umarım şiirimi beğenirsiniz...
    Saygılarımla...

    Bir Rüyadır İstanbul.




    Çocukluğum da gördüğüm,
    Çocukça aşık olduğum
    İstanbul’umu arıyorum ben.
    Yıllar yıllar önceydi,
    Eminönü meydanı hayali bir alandı.
    Sıcaktı ve aylardan hazirandı.
    Bağıra çağıra limonata satanlar,
    “Limonata buuuooz” diye
    bağırmaktalar.
    Güvercinler Yeni Cami’nin
    sahipleri şimdi.
    Yürekli bir orduyla koruyorlar
    Ceddimin yadigar emanetini.
    Hiç gitmedi kulaklarımdan;
    Limonatacıların o zamanlar ne güzel
    çıngırak sesleri vardı …
    Şimdi nerede o sesler?
    Söyleyin bana
    o güzelim sesleri birileri mi çaldı?
    Çıngıraklar onların olsun
    ben seslerini istiyorum…
    Hele de limonatalar, o zamanlar
    İstanbul tadındaydı! ..
    Bir seferinde rahmetli amcam Hasan’la
    içtik birer bardak.
    Amcam gülerek,
    İç yeğenim dedi
    bu bir ab-ı hayat.
    İçtikten sonra da ab-ı hayatı amcam
    fazla kalmadı aramızda,
    Amcam şimdi bizi cennette beklemekte.
    Öyle demişti babam.

    Aaah İstanbul’um
    hiç unutamam seni.
    Bir Çemberlitaş’ını,
    Oradan ilk gözlük alışımı,
    Dünyaya başka bir gözle bakışımı.
    Bir de Sirkeci’yi…
    Sirkeciyi nedense sirke satan
    bir amca sanırdım ben.
    Ya Laleli’ye ne demeli?
    Neden Laleli de lale olmadığına
    üzülürdüm ben çocukken.
    Bir de Kapalıçarşı;
    Babamın Almanya’ya dönerken
    alış-veriş yaptığı benim
    “Işıklı Cami’m”
    En azından ben öyle derdim.
    Öyle de sanırdım.

    Yıl 1971
    Yeni Cami merdivenlerindeyim,
    Hayatım da ilk defa fotoğrafım çekiliyor!
    Gider mi aklımdan?
    Hiç zannetmem! ..
    Hele de 70’ inde bir dedenin
    aldırmadan fotoğrafa
    usul usul çıkarak merdivenleri,
    namaza giderken yüklendiği
    el işi sedef kakmalı bastonu
    unutulur mu?
    Ben unutmadım.

    İşte böyle bir İstanbul hatırlıyorum
    rüyadan ibaret.
    Camileri sessiz – mağrurdu.
    Çıkmak için minareye
    müezzinler yarış ederdi.
    Minareye çıkıp da say ki
    İstanbul’u seyrederdi.
    İstanbul denilince;
    Nedim’in dizeleri gelir aklıma
    amcamın dudaklarından dökülerek:
    “Bu şehri Sitanbul ki bi-misl ü behadır,
    Bir sengine yek pare acem mülkü fedadır.”

    Kazım Beysülen





    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Tülay Bilgi Kolbaşı