Biraz abartma değil mi bir insanın ardından
dünyanın sonuna dek gideceğini söylemek?
Diyelim ki dünya sonsuz ve o insan
birdenbire yoruldu!
Diyelim ki ortalık kıyamet: yağmur, dolu!
Biraz abartma değil mi söz etmek
bir insanın gözlerinden,
o gözler sanki
doğdukları bengiliği yansıtan
derin dağ gölleriymiş gibi?
Ya çökerse o dağlara kara bulutlar!
Ya çamur fışkırırsa derinliklerden!
Abartmıyor musun sen de
benim güzelliğime benzer güzellikte
bir başkası, bir tarla, bir at,
bir gül bulunmadığını söylerken?
Dağ göllerinde yüz, gülüm, tırman dağlara,
at sırtında yolculuk et karda yağmurda,
bırak düşüncelerin ulaşsın bana
saçlarımı okşayan bir meltem gibi,
ardıç kuşunun şarkısı gibi kulaklarımda,
ışığı gibi akşam güneşinin yüzüme vuran
ve bir yıldız gibi
kucağıma düşen, karanlıklardan.
Hep abartırız sevdiğimiz zaman.
Diyorsun ki gürmüş sesim sekiz kentin
tapınak çanlarının sesi kadar.
Yedi kentin deseydin
hiç degilse eğlenirdim
söz sanatındaki ustalığınla.
Ama keselim bu gevezeliği burda.
Hep beni aramışsın, öyle diyorsun.
Bana gelince,
kimi aradım dersin, yola çıkıp daa
dünyanın bir ucundan, yağmurda karda
derin dağ göllerinde, yüce dağlarda?
Madem ki kavuştuk, gülüm, beni bırakma!
Bırakıp gitmek mi? Hayır, asla…
Çeviren: Murat ALPAR
Erik StinusKayıt Tarihi : 27.5.2015 14:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!