Sevgilim, sen yoktun o dün

bir rahiple karşılaştım
şarabı her zaman kırmızı seven
ve dualar ediyordu öyle
seni benden alabilesi zannettiği
istediği gibi olmadı tabi
dört incili reddetti birden
çıktı tepeye
anaksimandros'un yanına.

koşar adımlarla döndüm caddeyi
pür dikkat
izledim etrafımı
seni mi arıyordum ne
bakındım şöyle ve sövdüm
sevgilim
sen yoktun
ne dün
ne bugün.

elini sarmalıyormuşcasına elimle
bir sıcaklık var bedenimde
ve kalbimde
ve kalbinde olabilme ihtimalimin çarpıntısı
eylemler meydana getiriyorum
kendi devletimde
demokrasime çetin bir darbe vurdun
monarşi!
monarşi!

gün yüzüne çıkmamışken gülücüklerin
gülücüklerin benim için saçılmazken bile
sanaydı aşkım
gün henüz ağarmamıştı
yalnız sesin yankılanırken mağaralarımda
yine
sanaydı aşkım

o günü nasıl tarif edeyim sana
sevgilim
sen yoktun o gün
ne dün
ne bugün.

/yarın ol