Sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının
Murathan Mungan
SEVGİLİM...
Hayat bir tren… Siz ilişmiş bir köşeye… Gözleriniz boşluğa dikilmiş… Tren hareket ediyor, siz gidiyorsunuz; çünkü gitmek zorundasınız. Peronda her zaman sizin ilginize, sevginize dayanan, sizin yokluğunuza dayanamayan biri var… Şurada, elinizi uzatsanız dokunabileceğiniz bir yerde ve zamanda ama açılıyor kuzunuzla aranız… Siz gidiyorsunuz ve o kalıyor…
Bir daha görüşebilecek misiniz onunla? Sıcacık sesini duyabilecek misiniz? Dokunabilecek misiniz saçlarına ellerinizle? Ne kadar sürecek bu ayrılık?
Aylar geçiverdi işte…
Sevgilinin yasını tutmak… Onun şarkılarıyla, onun anıları ve onun kokusuyla yaşamak… Daha doğrusu durdurmak, dondurmaya çalışmak hayatı… Ve dünyanın bir buzlu cama dönmesi… Sevgilinin, gülümseyen bir fotoğrafla ve dahası onu asla unutmayacak bir gönülde ebedileşmesi… Bu güçlü şiirin vurucu gücü son dizelerde anıtlaşmış.
Sedat DemirkayaKayıt Tarihi : 1.12.2008 01:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının
ÇOK GÜZEL
sevdiğin şarkıları.
TÜM YORUMLAR (7)