Sevgililer gününde sevgi ne kadar önemli, sevenler ne durumda, sev-
ginin geçmişteki hali, aile yapılarının sevgiye etkisi, evliliklerin sevgiye
etkisini uzun uzun yazmak istedim. Belki bir kaç kişi yazıklarımı okur
insan olmanın gereği olan bir şeyler yapmış olurum dedim. Uzun uzun
yazmaya değecek şeyler birinicil sırada önemli şeylerdir. Bunların öne-
mini anlamadan, vurgulamadan modaya uyacak kişiliğim olmadı. Gel
gör ki gerçekler insana acı geliyor, itici geliyor, sıkıcı geliyor. Her ne ka-
dar öyle olsa da ben usanmadan yazacağım. Karnlık ne denli büyük
olursa olsun, ne denli kbul görmüş olursa olsun, yakılacak bir mum
ne denli güzel görünür.
Her şeyin olduğundan farklı göründüğü bir Dünyada yaşıyoruz. Öyle ki
kişi olduğundan farklı gözükmek yada öyle hissetirmekten zevk alıyor.
İnsan beyni yaratıcı olması gerekirken, yanıltıcı olmak peşinde. Etrafınıza şöyle bir baktığınız zaman farklı gördüğünüz şeyleri içinde olduğunuzda alaksız bulur; şaşkına dönersiniz. Kişilik bozukluğu ile açıklamaya çalıştı-ğınız çelişkiler, aslında sağlam kişilik altında yapıldığı da bir gerçek. Dini konularda herkes hassas ve önemser gibi davranır; ama aslında bu da bir aldatmacadır. Dini konularda davranışların dine uygun olması için baskı yapan bir otorite yoksa ezici bir çoğunluk sahte dindardır. Toplumda kişiler kendi kendilerine vicdan sahibi olmayınca onları vicdan sahibi olmaya zorlamak için yaptırım uygulamak ne kadar geçerli değilse, dini konularda da aynı şey geçerli olmuştur. Sahte bir vicdan, müeyyidesi olmayan suçu
her zaman işlemeyehazır durumdadır. Evliliklerde de bu böyle olduğu için evlilik kurumu yıkılmışve bu bile sanki çok iyi durumda gibi gözüküyor. Ailenin önemini anlamak ve aile yapısının ayakta kalması için gerekli
şeyler yapmak gerekir. Tarihtene kadar devlet varsa ailelerin güçlenmesi
ile ortaya çıkmştır. Son yıllardaevlilik kurumunda oluşan yozlaşma aileleri çökertmiş ve sonuçta devletler bundan bir çok konuda etkilenmektedir. Yakın bir zamanda ailelerin bozukluğu sebebi ile yıkılan devletler göreceğimizi ben şimdiden söyleyebilirim. Azalan nüfus, dayanışmanın
yokluğu ve yalnız yaşamaya mahkum psikolojisi bozuk insanlar ortaya çıkmaya başladı. Şimdiden milyonlarca kişi toplumdan izole olmuş gibi yaşamakta ve bu kişilerin çoğu ne devlete ne topluma her hangi bir pozitif katkı vermemektedir. Bu insanlar hem devlete hem topluma zazarlı hale gelmiştir.
İnsanlar bir birine o kadar saygısısız davranıyorlar; ama bunu normal bir
şey yapıyormuş gibi görüyorlar. Saygı ve sevginin yok edildiği bir kişilik
ile karşılıklı çıkar çatışmalarıdır her şeyi belirleyen. Sevdiklerini sananlar,
saygılı olduklarını sananlar, dost olduklarını sasanlar. Sanal ortamında
bunu tetiklediği bir gerçek. Kolay insan tanıma, alternatifin bolluğu, gözü
doymaz iletişim çarpıklığını meydana getirmiştir. Teknoloji ilerledikçe
doğallık bozulmakta ve bozulan doğallık ile gelen korkunç bir bitiş...
Kendimi kandırıyoruz, dolandırıyoruz, yaşamak adı altında saplantı,
çürümüşlük başını almış gidiyor. İşte bu yüzden ne kendimizle ne baş-
kası şle aslında geçinemiyoruz, anlaşamıyoruz; ama anlaşırmış gibi gö-
rünüyorzuz, seviyormuş gibi görünüyoruz,
Sevgililer gününde yazıyorum bunları. Sevgi diye bir şey kalmadığı
halde günü kutlanıyor. Yıllarca bir arad sevgililer günü kutlayan o kadar
çok az insan var ki. Bunlar da ya korkudan, ya çaresizlikten, ya mecbu-
riyetten yada toplumsal baskıdandır. İçinden geldiği için bir arada duran
kişi neredeyse yok. Küçük bir sorun olunca sevgi falan kalmadığı gibi
üstüne düşmalık ve nefret geliyor. Yoksulluk çıkmazından bir arada
duranlar,zenginlik menfaatleri yüzünden bir arada duranlar, acıma duy-
gusundan bir arada duranlar... Sevgililer günü diye bir günü ben hiç bir
zaman hiç kimse ile içimden gelerek gerçekten kutlamadım. Kendimden
biliyorum, yaşadıklarımdan biliyorum, bana sevgili olanlardan biliyorum.
Seni seviyorum diyenler ya yapmacık olmuştur, ya o an öyle demesi ge-
rektiği için demiştir. Yan yana olan herkes bir birini sever gibi görünür.
Bu sahtekarlık üstelik kısa sürer. Uzun sürmesi beklenemez; çünkü bir
yerden patlamak zorundadır.
Sevgililer gününde sevgilimin olmayışı beni hiç üzmemiştir. Umrumda
bile olmamşıtır desem yeridir. Çünkü güya sevgili, güya seven olması
hiç olmamasından daha kötü olmuştur hep. Moralim bozulmuştur,
kırılmışımdır, darılmışımdır. Sahte sevgilerle yüzleşmektense. gerçek
yalnızlığın daha güzel olduğunu keşfettim. Geceler belki biri olunca daha
iyi geçiyor; ama o varlığın sahte olduğunu anlayınca iyi geçen o gecelere
lanet etmeye başlıyorsunuz. Kadınlar oyuncak gördükleri erkeler ile oyna-
ma imkanı kalmayınca kuduruyorlar. Biz erkekler onların gözünde artık
basit bir varlığız. Şöyle ki: Başına yural takıp istediği yere çekilen bir evcil
hayvan düşünün. Yabani hayvanlar buna uygun değil, ille evcilleşmiş
isterler. Zahmet çekmek bile istemezler evcilleştirmek için. Uğraşmazlar
erkek denilen bir yaratıkla. Bir zamanların cengaveri erkekler şimdi evcil
hayvan postunda. Gücünüz yetiyorsa cengaver olun. Başınıza neler gelir
sevgililer günü sevgili bulmak için mucizelere kalırsınız. Hele birde fakir
iseniz yandınız ki ne yandınız. Hayatınızı viran etmek istemiyorsanız biraz
salak, bayağı uysal, bayağı keriz, bayağı hoş görülü ve bayağı cebiniz
dolu olmalı. Bazen bunlar da yetmez ama bunları başarırsanız biraz şans
tanırlar size.
Sevgililer gününde kendi peneremden çeşitli pencerelere bakmaya
çalıştım. Birzada olsa derdimi anlatmaya çalıştım. Ben sosyal kişilik
değilim, ben duygusal kişşilik değilim; tam tersine ben otoriter duyusal
kişiliğim. Duygusallık ayrı duyusallık ayrıadı üstünde duyusal, yani duyarlı
yani içli, yani vurdum duymaz olmayan....
Kayıt Tarihi : 14.2.2011 23:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!