Takvime düşen yaprak, gülüm on dört şubattı
Seni ilk gördüğüm gün, aşkın beni kuşattı
İpek kanatlı kuşlar göğe yüceltti beni
Şafak rengi boyandı ufkumun sisli hattı
Akla ziyan düşlerin semavi ülkesinde
Aşk denilen iksiri, gönlüm seninle tattı
Gamzeni kıskanarak tılsımlı alev gülü
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
''Sevgililer Günü'' şiirinde vasıta beyitleri ve her bent içerisindeki duygu bütünlüğünün, kulağa yönelişindeki keskinliği, kalemin usta gücünü ortaya koymaktadır. Dizeler içerisine saklı duygu kümeciklerinden, kulak okşayıcı ahenkli motifler işleyen sevgili İrfan YILMAZ beyefendinin bu alandaki, kendini aşkın yeteneği, üstün sanat gücünün ortaya koyduğu ''Sevgililer Günü'' adlı terkib-i bent türünde yazılmış şiirinde kendini bulmakta ve bu efsunlu şiirin dört başı mahmur ifadesine dönüşmektedir. Terkib-i bent türünde yazılmış şiirlerde, duygu bütünlüğü, yoğunluğu ve vasıta beyitleriyle uyumlu biçimde, bir alt bende duygu akışının aynı tonda kalmak üzere, yine aynı yoğunlukta aktarılışı, şiirin uyum bütünlüğü içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Duygu bütünlüğü yoğunluğu ve akışıyla tanımlanan bu üçlü etken, şiiri oluşturan bentler arasında birbirini sürükleyerek sonuca ulaştırmaktadır. Şiirdeki her bir vasıta beyit ve bendi, bir önceki beyit ve bentten aldığı etkilerle akış oluşumunu tamamlar. Şiire bu yönüyle bakıldığında, ''Sevgililer Günü'' adlı terkib-i bent türündeki şiirin nadir örneklerinden birisinin dile geldiğini görürüz. Konusunda özgün yeteneklere sahip usta kalemin, şiirin bütünlüğü içerisindeki, ses ve anlam dizgelenmelerini başarıyla akıcı bir yatağa soktuğunu görmekteyiz. Her bir bendin sonundaki vasıta beydinin son dizesinden bir sonraki bendin ilk dizesine çapraz geçişli devrişik söz kalıplarıyla, bir önceki bentten bir sonraki bendin uyak düzeninin yönlendiriciliği, terkibi- bent türünden şiir yazmanın çetinlikleri göz önüne alındığında, İrfan YILMAZ beyefendinin bu alandaki başarısı fazlasıyla tebrike değerdir. Sevgili kardeşimizin ''Sevgililer Günü'' adlı şiirini, bir gönül hediyesi olarak 10 tam puanla ilişiğe alırken, kendisini bu güzel ve efsunlu şiirinden dolayı kutlar, yazılmasında etki kaynağı oluşturan tüm sevenleriyle sevdiklerine kucak dolusu selâm ve sevgilerimi sunarım. Ruhi TURAN İstanbul
Desem ki; bulutların üzerime sıkılsın
Yollar mısın sevgili, gönlüm yaslı ve çorak
Bilmem hatırlar mısın, sen yağmurdun ben toprak
Gülüm, on dört şubattı, takvime düşen yaprak
*****
Duygu yüklü şiirinizi
beğeniyle okudum
Yüreğinize sağlık üstat. Tebrikler...
Şiir konusunda öyle eksiklerim var ki şiiriniz beni çok etkiledi.Şiirden sonraki hikaye kısmına kilitlendim anlatımı ve bilgisi şiir kadar etkiliydi benim için kutluyorum
huzur ve mutluluk sevip sevilmektedir.. sevgiden daha ne güzel bir duygu yoktur bence... güzel bir şiirdi, kutlarım sizi irfan bey, saygılar
Sevgililer gününü harika anlatmışsınız,tebrikler.
Sevgi ve selamlar
Her zamanki gibi her dizesi ayrı işliyor insana. Kaleminiz daim olsun.
Çok güzel bir ŞİİRDİ yine saygın kaleminizden, içtenlikle kutluyorum...
Harika kutlarım
Yine harika dizeler söyleyecek söz bulamıyorum bu güzel dizeler üzerine. Tebrikler üstad
Bu şiir ile ilgili 62 tane yorum bulunmakta