Sevgili telaşım, basamaklarını savrularak çıktığım bu zalim dünyanın merhametli yüzü.
Buralarda hava hep soğuktur bilirsin yine bilmelisin ki sen utandığında, ne kış, ne soğuk, ne çamur, ne yağmur düşer yazgıma.
Mahşer yerini andırıyor için duranlar,vuranlar, kıranlar, sen o büyük meydanda titrerken ben kalabalığın içinden tanıyorum yüzünü,
tanıdığım öteki dünyalardan, bilinmeyenlerden, hani inanıp iman ettiğimiz cennetten, dünyaya düşen bir kartanesi yüzün.
Dünyada ne kadar iyilik güzellik var ise yazıyorum hanene bir sıfır yeniliyorum sana yeniliyorum dudaklarının ritminde, gözlerinin içinde yeniliyorum
Gözlerin demişken sahi susmalıyım,
susup derinlerine uzun uzaya bakıp Allaha inanmak gözlerinde onu anmak milyon kere iman etmek ona. Sana bakarken seni yaratanın güzelleğine kavuşmak.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman